belleğimin kapılarını kırıp., birer-birer firar ediyordu
güneşi günden önce yüreğime doğuran., ülkemin güzel sabahları…
her biri anılarıma emzirdiği ak sütü., haram edip gidiyordu
uygun adım üzerime doğru yürürken., karanlığın kör namluları…
dört yanımdan çürümüş kokular akıyordu…
…korkuyordum., çok korkuyordum
inanın korkudan ölüyordum.,
boğazım sıkılıyordu…
/kokusu seni ancak soldurur zulmün., ama korkusu öldürür ölümün/
gülümsemelerinde bile., derin vedalar saklıydı sanki
baharları kuş sesi aromalı., her mevsim taze açan o sabahların…
hiç aldırmadım ama demek ki., olacak olanlara haberciydi
çöl kuraklığında kurumaya başladığında., günebakan tarlalarım…
gecenin şehveti yitirmişti bütün cazibesini…
…ben hala gözlerimi açamıyordum
ama nasılsa rüya diyordum.,
geçer şimdi…
/eğer korkulu rüya görmek istemiyorsan., uyumayacaksın o zaman/
....,
pupasından el sallayıp uzaklaşırken sabahın ilk vapuru
sıçrayarak uyandım kan-ter içinde., iskelenin tahta sırasından…
sanki güneş doğmamış gibi., nasıl karanlık bir sabah bu
sonraki vapur hemen gelse de., binip uzaklaşsam buralardan…
ama zaman durmuş., saat paydosu vurmuştu…
…terim tenimi sardı., boğuluyordum
ve birden bir ses duydum.,
siz de duydunuz mu…
/denizlerin kuruması nedeniyle tüm seferler iptal edilmiştir., bilgilerinize/
..........,
hiç ses duymadınız mı..?
yoksa siz hala uyuyor musunuz..?
Kayıt Tarihi : 23.1.2017 10:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (60)