Akil fikir vicdan bilgi beceri dairesinde, hakiyla hukukuyla ödenmis bedellerle ve verilmis yorulmus emekler karsiligina sahip olmayi istemek dilemek arzetmek kadar, nelere sahip olundugunun cevrim cikarim muhasebesini yapmak da bütünlügü bozulmamis yasamsal dengeyi saglamanin kutlu harci ve yüklü mirasidir .
Tek basina sitemler dolusu sikayetler kahrlar elestiriler tenkitler itirazlar ve yergiler, nerde ne zaman neyle doyumsayip yetinebilinecegi kanaatkarliginin özgür katilimciligini ve özgün emektarligini kendi hayatiyla karsilayip cevaplayamadigi sürece, iddasi ne olursa olsun hic bir zaman gercek anlam deger sevinc mutluluk ve insan dengesini bulamayan basi bozuk savruluslarin yetinmez mutsuz doyumsuz ve sekilsel calkanti bulanikligi bogumunda karsiliksiz elestirel tenkitlerle hayatini oyalayip kandiran duvar posteri gibi – kayit disi yatay dikey ve caprazlama resimlerin kulvar ve bulvar boyunda- hayatin soyut gözlemciligini yaparak yasar tükenir ve ölür insan.
Yolda günde zamanda teknikte ilimde bilimde ahlakta hukukta akilda fikirde sanatta dilde ve kültürde lerlemek…bir noktadan digerine gecis ve dönüsler sirasinda zamani catlama pahasiyla hizina erisilmez sratlilikte dolaysiz ve dümdüz egrilmis olan yollari lle ve mutlaka dogrultup düzeltmek saplantilariyla ve her ne pahasina olursa olsun kapilmisligiyla kamcilayip kirbaclama olgusu degildir. Eger kisir döngü ayartip kurcalayan sacaksiz- köksüzlügün tam da burasindan hayati dünyayi ve olgulari düsünür inanir kavrar alisir ve davranirsa insan, kendisiyle sabit körlügün vitrin ve salonvari bakis acilimli yapay zeka noktasina varan tüketim raf dizilimli katalogundan klonlanmis koyunlar gibi, kendisini kendisinden dileyip yaratan prototip kopyalasmalara hikayesi hazir yasam taziyla, eski ölüsünden dahi yeniden her kullanisa itirazsiz uyumlu ve elverisli muntazam , mükemmel, kusursuz calisip isleyen genetigiyle oynanmisligin imrenti siparisini verir ve saatini icra eder herkes.
Bütün bunlar olup biterken de duyarli refleksleri sürekli kendi bilip bilmedigini ispatlayip aciklamakla mesgul,herhangilerden kusatip CEVRELEYEN ( tetikleyen ) GÜDÜMLÜ ETKEN olmaksizin, sadece ordan burdan apar-toparlanmis yamali ulakli seylerle ( tipki semsiyesine göre yagmuruydurmak gibi veya üst basina göre akil fikir ahlak yahut karakter süslenmek benzeri ) edebiyat -sanat ve kültür icra edip fikir siyasetcili beyannamesinde bulunmak, körü körüne saplanip kalmalarin dümdüz yol olmadikca dünü oldugu cöküsü hic bir yere götüremeyen yarinsizligi yenilip yoksunlastikca, hayatin merkezine kendini koymaktan hic vaz gecmeyen yenilgi yanilgi kayip ve yitiklerde - asla ve gercek karsilik degeriyle kendi deneyim birikim gözlem emek kaynak ve dayanagindan yoksun- yikintidan yikintiya sürükleyip tasidigi hastalikli enkazlarla yapilmis tasarimlanmis ve sorunlu halini hayat kurtaran iyimserlikle tellal ederek kahramanliga göre sorun ( tezgaha göre toplum, topluma göre siddet nefret kavga nizah yikim yagma karanlik catisma, sicile göre suc.. ) üretir duruma evrilir ve endüstrilesir insan.
Sabahattin Ali`ye deginip dokunmak istiyorum bu parantez araiginda. Yok öyle uzuuun uzadiya zaten hakkinda binlerce makale yazi belgesel arastirma analiz yorum elestiri yergi yahut övgü yazilmislara yenisini ekleyip ilave niyetinde degil,kisaca yukardaki satirlarda yazip siraladigim kisir döngünün halen gecmisi kopuk geleceksiz belirsizlige süre giden pencereleri kapatmakla disardaki ünyadan sakinligini bulan soyutlamanin mümkün olmayacagini; ve bu sayede tipki musluktan sürahiye,sürehiden bardaga aktarimlarda bulunurken disardaki dallarin sessiz oynasmasina yahut icerdeki su sesinden baska hic birseyi duymamaya kendini kilitleyip odklamaka, kusursuz pürüzsüz ve bütün gelis gidisleri dümdüz gün yarin ve toplum yaratmanin kesinlikle mümkün olmayacagini söyleyip vurgulamak istiyorum.
Olmayan cocuklugu ( yasamadigi ve baskalari yasarken kedini dünyadan izole inzivalarin bulunmaz bilinmez icerlerine kapatarak, neredeyse dünyaya henüz cocuk yasta küs kahirli dargin yorgun bezgin bitik tükenmislige örtüp kapatarak ) duvarlari yasadikca kalinlasan herseyin silik sönük suskun soyut uzak sinik arka ve geri planlarinda kalan ve insan hayatinin en temel tasiyici evresini atlayip sektirip iskalayarak atlatan Sabahattin Ali, cikisini ve ulasimini bulamadigi yasam damarlarinda hayatin dogal seyrinde sundugu herseyi suni solunumlu fanuslar icinde deneyimleyip gecirir. Buna babasinin sürekli ilden ile tasinarak meslek hayatini sürdürmek zorunda olmasi, herhangi bir yerde hele de cocuklugun yasadigi cevreyle kisiligini bulma imkanini tepeden tirnaga sarsip silkeledigi yerlesik hayati olmamanin kaygan ve oynak zaman zeminlerinde gelisimini saglayamadan pörsüyüp sönmesine neden olur.
Savas yillari ve savasin getirdigi basi bozuk eskiyaligin cöküntü yikinti enkazini yaygin hale getiren sürekli yenilgiler, bu insana büyüme döneminin aci faturlarini meslekten mevkiye herkese yükleyip yordugu gibi, Sabahattin Ali `de etrafindakilerin torpilleriyle ögretmenlikten Dil Tarih Kurumu yüksek memurluguna kadar devlet cark cevrim ve bürokrasisini yakindan görüp tanidigi tüm yazdiklarina dair anlatim kolayligi saglayan tepeden tirnaga kokusmusluk, cocuklugu yasanmamis ergenligini de kökten etkiler. Bu yüzden yazdigi gerek roman gerek öykülerde neredeyse hic cocuk yoktur. Ergenlikle ilgili ask sevgi özlem ve diger duygusallarla kurgulanip bezenmis bütün yazdiklariysa, her hangi yazdiginin ardindan akitilan gözyasi hic dinmemeyi ismarlayip dileyen aci ve ölümle sonuclanir.
Babasi gönülden bagli oldugu Prens Sabahattin ve Tevfik Fikret `lerin isimlerini ogullarina vererek Balikesirdeyken daha okul yillarinda kimi dergilere yazdiklarini gönderdigi sair -yazarliginin destekcisi olmus. Fakat annesinin agir pisikolojik sorunlariyla her iki firsatta defalarca canina kasteden intihara kalkismasinin yanisirasina, kardesi Fikret`e daha cok yakinlik sevgi ve ilgi göstermesi , bütün bu kisilik gelisim bozuklugunu ve eksikligini daha da derinden sarsip icine hapseder. Bu yüzden de ögretmenlik okulunun koyu disiplinine uyamadigi sebebiyle kendisi de etkilendigi travmalardan kurtulamayip, okul müdürlügünün son anda ancak kurtardigi, ilgi duydugu tüm kadinlarin biri disinda neredeyse hepsinin gönül islerinde reddettigi, degersizlik komasinda intihar kalkismasi yasar Sabahattin Ali.
Bu bakimdan da Romanlarinda kahramanlastirdiklari insanlar genelde ezik yoksun kirilgan alingan ice kapali , disa gizemli , yetkiden iradeden yoksun cevresiyle devamli gel gitleri olan ve her konuda tezat bikkin bezgin ve celisik, dolanip dönen bozuk batak ve cürümüs carkin kiyida kösede yarim yamalak hayat kirintisi bölük pörcüklerle sürünen hikayesini bilinmeze sürüklemeye calisan kent yitigi yahut kirsal yalnizi Ömeri, Yusufu veya Raif` idirler.
Anlatimlari Resat Nuri Güntekin, Halid Ziya ve Rus Klasikcileri tarz tür karisimidir. Sonradan gelenlere de bir kitap yazmak icin en az on kitap baskalarindan okuyarak uzun uzun betimlemeler harmanlama gelenegine de okudugu klasikcilerden emsal teskil ederek, sondan basa bastan sona yazmanin teknik yol yöntemlerinin yerlilesmesine arabuluculuk etmis.
Yani Toplumcu Gercekciligin ilklerden oldugu ve ön adim ayagiyla burslu gittigi yurtdisi ( almanya ) egitimi sirasinda orda rastladiklarindan okuduklarinin etkisinde kalarak derli toplu Türkiye`ye ihrac etmenin cevrilmis aktarilmis TÜRKCELESTIRME yönünde sanki ikinci devrin TANZIMATCISI gibidir.
Tüm bunlar sebebiyle aslinda pek coklarinin da elestirisini aldigi BURJUVA ÖZENTiLi lükse ve gösterise bagli ve dayali yasam bicimiyle, ne herhangi bir düzene karsi yahut militanca savunmanin taraftaridir. Aslinda ve gercekte hayatini olumsuzlayan tüm yokluk yoksunluklar silsilesinde sekteye ugrayan kisilik gelisimiyle, herkese aykiri, herseye tezat, her celiskiye karsit, her tekdüzelige aykiri her olumsuzlayan uyusmazligin toplamidir . Bu yüzden gerek roman, gerek öykü, gerekse siir tüm yazdiklari icinde yillar yilligindan beri dolup birikenleri disa vurup bosaltarak bir taraftan hayatini kendi kisiligine esitleyen yazma heyecani ve tutkusunu doyurup beslemekle beraber diger taraftan her sanat-edebiyat insani gibi gözlemledigi ve yasadigi hayata kendini sorumlu bilen duyarilikla farkinda oldugu seyleri duyurup bildirme gibi ihtiyat yükünden kurtulma cabasindan baska birsey degildir. Hantal liyakatsiz ve arizalar külüstürü cevrim carkiyla kokusmus tikanmis devlet iradesi ve bürokrasi döngüsü, bütün belirsizlkleri ve güvensizlikleri icinde barindiran görgüsüzlügü, rüsveti, özentiyi, sahtekarligi, acimasizligi, kuskuyu, ranti, bencilligi, cikarciligi, kayitsizligi, torpili, gösterisi, kaygiyi, endiseyi kiskirtip körükledigine dair haktan ve haktan kopuklugun insafsiz ihanetini yazarken Sabahattin Ali, buranin degirmenine özel su tasiyan gösterisli hayat sefasi sürmelerin de bagimli tüketicisidir. Bu yüzden ona bu yasam tarzini mümkün kilan torpille alindigi devlet dairelerine itiraz etmedigi gibi bilhassa talip olmustur. Bu kisileri ( hele de hayatinda sürekli kayganliklar ve kisiliginde hic bitmeyen gelisim arayisli ve yenisini buldukca sürekli eskisinden vazgecip degisen dönüsen gelgitleri olan kisileri ) cogu zaman özgür irade ve özgn düsünme kaynakli kendi akil fikir bellek mantik bilinc deneyim izlenim cikarim gibilerle bildigi baktigi sezdigi duydugu kiyasladigi gördügü edindigi yorduklariyla degil, ite kaka kaliba sokan bicilmis rollere göre veya kendinde olmayanlari adeta var olanlara tapinircasina ve hic kimse farketmeden herkesten evvel kesfedip bulmuscasina ordan burdan devsirip ambarlanarak, ait oldugu toplumu kesfettiklerine göre kaliba sokup dönüstürmeye heyecanlanip heveslenirler. Bu yüzden Türk Aydinlanmasi hep isigi ve cirasi kendinden olmayan kaynaklara bel baglayarak ilkel gelisimsizliginde HAYALPERESTLIGIN sergi salonu olarak cot, ucuk, yikik, soyut, sahte, yavan, yapmacik, kacak, emanetci, ödünc, bagimli, güdük, igreti, cürümsüz, fehimsiz, corak, kör, kötürüm ve gerceginden yoksun islevsiz kaldi. Cünkü dogalligi büyüme hizina denk gelmeyen sonsuz ve belirsiz savrulmalara terk HORTLAK SEHiRLESMELER yaninda kendi dinamigiyle gelisememis veya gelismesi engellenmis ilim bilim teknoloji ve sanayilesme eksigine bir taraftan eskiyaligi hirsizligi vurgunu soygunu talani sömürüyü mesru ve masum kilan isgal ve yikim endüstrisini hakim kilarken, diger taraftan her durumda ve her sartta HALK YIGINLARININ hakli, kutsal ve saygin oldugunun carsisini kurup cigirtkanligini yapmak, üretmeden lüks tükemenin VAROSLASMIS BETONLARINA GÖMÜLÜ ayni noktada bütün toplum kesimlerini bitistirip kavusturan herseyi kendi sürünen ve sürükleyen kaderine terketmek gibi gericiligin tarumar tedarigini saglayip donatacakti. Bu yüzden her iki ihtimali tek secenekte esitleyip toplayan Türk Aydinlanmasina örnek teskil etmesiyle, Türk Ocaklari`nda Nihal Atsiz`la beraberken, yine onunla Icimizdeki Seytan polemiginde kavga nizah zit ve akil fikir ayriligi yasayip mahkeme kapilarina düsmüs.
Dagindan bagindan bahcesinden bahartini, mermerini, baligini, topragini, denizini, ormanini, suyunu, havasini, dilini , kasabasini, köyünü, kültürünü , tsrihini bütün birikim ve zenginlikleriyle yagmalayip yikmaya sorgusuz sualsiz cöküp cöreklenmenin doyumsuzluk istahini kabartan ve özenti imrentisini mayalayan temel olgu, hic birseyle yetinip tatmin olmasini bilmemenin, her konuda ve her alanda birden cok fazlasina el atip saglamci girisimcilikte bulunmanin `ye kürküm ye ` aksesuarina göre kisilik kaliplama algisina avlanmis; ve birbirinden kopuk tüketim bagimlisi nesiller düzenleyip donatmaktan gecen cerahat akimiyla ancak mümkündür. `kimseyle yaris niyetinde degilim `derken, sanki roman siir öykü her alanda eser verme yanisirasinda yüksek mevkili devlet dairelerinde memurluga da hayir yok diyememesi, sanki iddasinin aksisi gibidir.
Hic rahat yüzü görmedigi ve kokusmuslugun yagmaci vurguncu soyguncu sahtekar namussuz ahlaksiz tüccar tacir eskiya tiplilerinin bütün ic yüzünü ortaya koyan her duyarli cesaret atilganligi gibi, zlenme takip edilme hapisten hapislere sürünüp Aile Boyu sefillik cekme gün ve güncellemelerinden bir türlü kurtulamayan Sabahattin Ali`nin kurtulusu Yurt Disina Kacista bulmasina muhbirlik edeni tarafindan öldürülerek hayati ve dünyamizi terk etmesi, dün neydiyse tipki kaldigi yerden, yani akil fikir duygu düsünce ordan burdan derleyip topladiklariyla bugün katlayarak degismis bitmis baskalasmis degildir ne yazik ki.
Romanlari ( sayisi üctür ) hep rastlanti eseri tesadüflerde ve YILDIRIM ASKI arabeskligiyle alev alir ve söner. Muazzezle YusuF, Ömerle Macide, Raifle Maria Puder…bu yalin ve yavanligin dogu mistizmine özgü, yazilmislardan ( cali kusu aski memnu vs.vs ) dünya klasikleri anlatim dilini homojenleyip karma kurmacalarin Bati Anadolu- istanbul arasinda insan cografyasidir, toplamda elli dört baslik altinda tüm yazdigi öykülerin daha uzunu niteliklileridirler.
Eestirel duyarliligi yüzünden durusu tavri söyledigi ve yazdiklari yüzünden sürekli izlenip sorgulanip hapisle cezalandiriilmanin hic bitmek bilmeyen gözlenmeye ve takibe alinmasi, yasatamadigi hayati toplumu ve insanligi öldürmekle üstesinden gelmeye calisan despotlugun kendine dokunulan yerden dünün mirasini, günün gelisimini, mutlulugun sevincini, paylasanin istikrarini, özgürlügün dilini, isigini özgüvenini ve yarinin gelecegini karartmasi hep vardi, olageldi, sürdü ve sürmektedir halen. Sevgili Atatürk`e yönelik hakaret noktasindaki yergisi, elbetteki kulpu kivratilmis zemberekle calisan ; ve ondan bundan körüklenip ucurulmus bir dalkavuklugun `herseye karsit ve herkese aykiri `olma egilim özenti figüranligi girisimidir. Ama icten ama degil, zaten bu hatayi yazdigi siirle telafi etmis Sabahattin Ali. Fakat buna ragmen dergiler gazeteler partiler ve tüm diger siyasi yaris curcunanin kalibia koyup yazilmis rollerini mecburen oynamaya konuldugu Sabahattin Ali, ölümden baska kendine ve hayatina cikis yolu birakmamakla beraber, ölüsünü KULT ve TOTEM yapanlarin mümkün olabilecek en yüksek kazanca ( magazin müzik market ve medya endüstrisine ) tahvil derek faydalanip istifade ettigi ( tipki Deniz Gezmis ve arkadaslarinda oldugu gibi ) sosyal ve siyasal rantiye figürü ilan beyan edildi.
Hayir sayisiz kisi ve kuruluslarin zaten cokca elden gözden gecirdigi Romanlarini satir satir ve teker teker irdeleyip yormak niyetinde degilim. Kagni, Ses, Sirca Kösk gibi kitaplarda toplanan öykülerinden DEGiRMEN `le bir kac öyküsüne bakarak daha fazla uzatmadan bitirmektir niyetim bu yaziyi.
Toplam On Üc öykü var Degirmen de. Kitaba adini veren Degirmen öyküsü, ilden ile köyden köye kasabadan kasabaya dag bayir dere tepe yaz kis bahar sonbahar hic durmaksizin gezen otuza yakin kadin erkek col cocuklu bir Roman kafilesi ( Cergi ) Edremit`e dogru göcerlerken Su Degirmeni olan dere kenari bir sakinlige cadirlarini kurarlar. Oraya yakin köylerde kap kacak kasnak kalay islerinden gecimliklerini alir satarlarken, iclerinden delisi zaptedilmez görünüsü bir bakani bir daha baktiran klarnetcinin caldigi herkesi büyüleyen melodilerle her aksam meydanlik yerde toplanip son fisilti dininceye kadar börtü böceklerin de eslik ettigi mizikada geceyi sabah etmektedir. Fakat klarnetci onca diyar hic kimseye bakip meyletmezken, degirmencinin kollarini degirmenin carkina kaptirip kaybetmis kizina tutulur ve vurulur. Kiz istese sevse de,günün birinde sakatligi yüzünden cetrefillesip iliskinin catallayarak cikmaz zora girecegi inanciyla beraberligi mümkün görmez..klarnetci akil sorar fikir danisirsa da kurttan kustan bilenden bilmeyenden, careyi `sevgiyi ve aski kazanmak icin kendini en degerli olandan koparip vermek gerekir ` mistik tmbihine uyarak, kendini degirmenin kayislar ve carklari dönen dislileri arasina atarak ( Ömer Seyfettin`in Diyet`inden ilhamla Sabahattin Ali) kollari kopuk, sevgili makamina erer ve erisir.
KAZLAR öyküsündeyse :
Kocasi Seyit dügün yerinde sekiz kisinin birden ates ederek ordakilerden birinin ölümüne sebep hapiste yatmaktadir. Seyit`in kardesini de hasimlari vurup ahirete yollamistir. Hapisaneden gelen mektupta Seyit karisi Dudu`dan iki kaz getirirse bitten ve pislikten gecilmeyen ve sagliginin da hic yerinde olmadigi kogusunu, hapisane müdürünün degistirme sansi olacagini yazmaktadir .(mektubu okuyandan alip sütyensiz gögsüne koyarken Dudu, yan gözle kacamak yapan ögretmendir sanki Sabahattin Ali ) Oglu Hüsnü`yü kolundan kapip eve yollanir Dudu. Bir kazlari vardir fakat Seyit iki diye getirmesini yazmistir. Gider eltisinden ikinci kazi ister. Kocam kocayin yüzünden öldü, bize ettiginiz kötülük yetmez mi azarini duyarak ve kapidan yüzüstü kovulunca Dudu, geceyi sabah edemez citten öbür tarafa atlayip eltisinin vermedigi kazi kümesten calar . Gün boyu yayan yapildan Hüsnü´yi sirtina kazlari ve pekmez cömleini eline yüklenip dereden düzden ine cika hapisaneye varir ki, nizamiyeden alel acele musallaya dogru bir sedye gecer. Gardiyan ne istedigini sorup ögerendikten sonra Dudu`ya, tam da sedyeyle ölüsü gecenin -uzuun zamandan beri veremi haddini gecip ilerlemis ve son nefese dayandigi anda kan tükürerek can veren- Dudu`nun sordugu Obruklu Seyit oldugunu söyleyecekken, elindekilere gözü ilisir ve aglayip sizlamasina aldirmaksizin bagirip cagiran agizla sen onlari bize birak biz kendisine veririz sen bosuna bekleme burda haftaya gel buyurur gardiyan . Hüsnü dönüp dönüp ardina babasini sordugunda, önce caninin yandigi aciyi hüsnüden cikaran anasi, harmanda gelecek baban lafiyla avutup köyün yolunu tutar. Köye vardigindaysa Candarmalar bekliyordur onu, cünkü eltisinin calinan kazinin hirsizligi yüzünden, ayaklarima kara sular indi bile diyemeden hapisaneye düsmüs, üc ay orda cezasini cekrken, Seyit`in cenazesinin geldiginden bile haberi olmamistir.
BIR DELIKANLININ HIKAYESI öyküsündeyse :
Nüktesi noktasina anlatimin kivrimlari dolanimlari kurgusu izahi aciklamasi betimlemesi fikri öznesi yüklemi yapisi ögeleriyle Dosteyevski öykünmesidir. Yeraltindan Notlar`a benzer kendi kendine konusur diyalogundan, bütün hayati boslukta sallanan ve kendini anlamsiz degersiz yetersiz iradesiz sakli kaliplar altinda sonsuz bozgun ve bogusmalarin esir aldigi yerde bulan birinin, kitaplar arasinda satirlar icinde kaybolduguna bir cikis ve kurtulus yolunun olacaksa eger mutlaka kadin denen varligin hayatina girmesiyle mümkün olabilecegini, bu yoksunlukta da adeta hayalinden gecirdigi kadinlari haz bulanikliginda sekillendirip canlandirirken iyiden iyiye tecavüzcülük etmektedir. Bu bogumda günden güne derinlesen siddetiyle kendi kendisiyle hesaplasirken, birden bire disari attigi sokagin ortasinda carpistigi kadin ( rastlanti eseridir her kurgusu ve aninda yildirim aski yasanir Sabahattin Ali öykü ve romanlarinda aslinda neredeyse bütün teklif ettigi kadinlardan reddedilmistir bu yüzden hayatinin en önemli eksik kalan yasanmamisliklar arasindadir, kadin ve ask konusu ) evin yakinlarda bir yerde mi diye sorarak kitaplarla dolu odada kucaklayip sarilmak istedigi müsterisi oldugu kadin aglayip sizlayan isteksizlikle soguk ve ilgisiz davraninca, öfkeye kapilip en agir ezici itici asagilayici ve kücültücü laflarla bagirip cagiran adam ( öyküde muhtemel kendi yasanmisligini alatan Sabahattin Ali ) acimasizligin en zirve yerinde hic bir tepki vermeden yenilmis örselenmis dagilmis paramparca olmus kadiniin en cok on alti yasinda cocuklugunu henüz bitirmis biri oldugunu dumanli ve öfkeli afayi soguttuktan sonra görür , bu sefer türk sinemasinin cokca isledigi acima ilgi ve yakinlik duygusu cosar köpürür, bu sefer de kendini lanetleyen yaratigin teki oldugunun altini üstünü cizerek, avutulmaya muhtac bebek gibi tükrügünde bogarak delik desik ettigi kizi bagrina basip , ikincisi olmayacak olan yeniden görüsmelere ebediyyen vedalasirlar.
Sair yazarlarin bircogu tipki bransinda amelelik kalfalik ciraklik yaparak -mesleginde mesafe katedip dereceden ilerleme veya mertebeden yükselme seyir düzeneginin geregini yerine getiren bütün diger dal kol alan saha ve branslarda oldugu gibi – SIRKET yahut HOLDiNG sahibi olmalar benzeri CEVIRMEN veya sanat danismani olarak biyografi cesitlemesi yapip, nesriyatta yapimda yönetimde ortak katkisi bulunan ayar düzen senaryo kurgu elestirmen cesitlemeli icraatlarda bulunurlar. Ilgi duyduklari kendi ilgi alanlarinda derinlik kazanmalari ivmesindeki bu NAZiK durumda tuhaf garip aykiri acaip yakisiksiz ve yadirganacak bir sey yoktur fakat, her derinlik boyutu piyasa arz-talep iliskisine odakli sirketlesme noktasina marketlesip markalasinca, bütün iyi niyetlerle yola cikan aslolanin özünü itibarini degerini ve sayginligini MUTLAK KAZANCIN kesinlikle kaybetmeyip yüksek getiri hirs yaris rekabet ve menfaat dürtüleri ugruna ezer bozar degistirir dönüstürür ve yokeder. Hele de dogal gelisimini icinde yasadigi dünya kosullarina, zamana ve toplumsal ( algi ilgi iletisim aliskanlik vs vs ) karakter gercekligine göre duyup görüp bilip irdeleyip sorgulayip tanimlayamama yoksunlugunu rastladigi veya okudugu baska kaynaklardan dolgulayip aktaran hayalimsilerle veya TERCüME aranjman kokteyl ve SPONSORCULUK ofisciligiyle, bütün uyumsuz olumsuzluklari giydirip kostümleyip vitrinleyen yapay ve yatay mayalama alinti- calintilarinin yerli ve yerlesik hale getirildigi ( özgün, özgür, sahici, samimi, saygin, kalici ve adil paylasmayi önemseyen duyarlilikla emegi üretimi bilgisi algisi iletisimi sorumlulugu deneyimi gelisimi birikimi olamayan ) CARPIK YAPILANMALI gösterisi bol tantanali furyali fiyakali aksesuar endüstrisi ve imrendigini kopyalayip evire cevire toplumuna asilayan sahte sunumlu FUAR sergisinden baska ulasip erisecegi saglikli huzurlu mutlu gvenli ve istikrarli bir dünyasi yoktur. Nitekim ordan kaynaklanip düse kalka devrilip yikilarak varilan BETON markajli ve hücreli sehirlesmelerin nefret siddet talan vurgun tecavüz gerilim bunalim nefret ayrismalar bagimli güdümlülügü; aydin ilerici gerici muhafazakar solcu sagci veya APOLiTiK herkesin ayni bagnaz-yobaz TARiKATLASMALAR bünyesinde soyan sömürenlerin kullanim ihtiyacina göre, kafesledikleri müritlerine asla kurtulus kacis sansi tanimayarak bütün yoksun yoksul tükenmis yilmis yorulmus hayat insanlik ve DÜNYA ZAVALLILIGINI artan sorunlari ve cehaleti kutsayarak uydurulmus KULT ve TOTEM profillerine avunup aldanan; aglatarak veya aglayarak aciya kedere kaygiya endiseye kuskuya felakete sartlanmis uyusmus, MUTSUZLUKLARDN kendine mutluluk payi ve hissesi cikaran ÖLÜ KUNDAKLAYICI ve ÖLÜ YASAM TASIYICISI tekdüze kozmopolitlige degismis dönüsmüs okudugundan gördügünden ve kopyaladigindan sökülmüs kaliplari bire bir montajlayarak, yikim yagma sürekliliginin devir daimini miras edinir.
Hayatinda degisik zamanlarda degisik yörelerde degisik makam ve mertebelerde kütür sanat edebiyat agirlikli degisik egitim ve cevirmenlik agirlikli meslek icraciliginda bulunan Sabahattin Ali, cevirmenlik ettiginden cümle kurulumu, kelime dizini, anlatim betimlemeleri veya kurgu izahi tasvir yahut icerik tarifi, okuduklarindan BASMA KALIPLARLA ambalajlanip kostümlenmis yatay ve yapay gecisliligin ofis bürosu ve sponsorluk acantasi gibidir. Her ne kadar kurgulayanlarin öyle dileyip istedigi ve kosulladigi rol paylasiminin siyasi kulvarinda polemikli ayrisip catisan aykiri uyusmazlik gibi dursa da, üretmeyen toplumlarin gün öldürüp geleceksizligin bütün mutsuzluk yükünü birlikte paylasip tasimaya sol sosyal kesimi sag milliyetci muhafazakarlikla ayni soyut yapay kurulum ve kurgu odagina mayalayip esitleyip eksenleyerek , Sabahattin Ali`nin de vitrinlendigi TOPLUMSAL GERCEKCiLIK, ortaya koydugu her arz taleppiyasa sirketlesmesinde kendine en ulasilmaz KULT ve TOTEN yeri kapmaya dönük piyasa -Pazar kazancina dönük okuduklarindan veya gördüklerinden yerli ARABESKLIGE basmakaliplar külceleyen sponsorluk is ve gücleridir. Nitekim `ah keske sevenim olsa da aska gününü österse ` ic bunalim ve buhranlariyla kendi hapsinde kivranip ezilirken, ( Ömer oynayan Sabahattin Ali`nin bizzat kendisidir ) masalimsi hikaye bu ya, daha ilk günlerde tanidigi Macide`` yi istanbul sefasi kayiklara bidirerek karsi konulmaz derin ruh burgaclarinirica minnet kayiga attigi kizin üstüne ` benim gibi birinden insan ürker cekinir korkar sen korkmuyor musun ` deprem dalgalari kusup köpürerek, hüngür hickirik aglatincaya kadar veya aglatmadan birakmayip, aglattiktan sonra da sakin gözyaslarini silme, cünkü ayin savkinda sel sümük gözyaslari hic birseye degisilmez mutluluk mirasidir ` diyerek, Icimizdeki Seytan ´in seksen dört ve seksen besinci sayfalarini sürükleyip giden kopyalandigi cok belli sözdizilimlerinde, sadece ezdigi zavalliligi kapip kavrayan arabesk kismi Türkce, dünya klasikcilerinden herhangi birini okuyor gibidir insan. Ordan Türkce`ye cevirme sponsorugundaysa, mutsuzlugu gecim kaynagi bilen bütün zavaliliklarin sorun dert bela artirarak yarinsiz biraktigi bu günümüzün, uyusturanlarini kult ve totem gibi tapinilip neredeyse TANRI ibadetine vazgecimsiz kilindigi, eskisini sürekli güncelleyenlerin ( sözde özgürlük sorumluluk vicdan esitlik hak hukuk yurtseverlik yahut milliyetcilik adina, son tahlilde BOP virüslü hükmün inanc ve kimlik catismalariyla vurgun soygun istismar ihanet isbirlikci ve MEDYA düzenekli afyon bagimliliklariyla defteri dürülmüs, genetigiyle oynanmis, kitabi bozulmus ve hesabi görülmüs kayitsiz ve liyakatsiz toplumsuzlugun, yagma yikim patron tanrilarini koruyup kollamaya özdesmis ve özetlesmis ) dünkü kök ve kaynaklari yatmaktadir.
Son söz olarak neredeyse bütün roman öykü- ve hatta yer yer siirlerinde – sonu ölüm ve hüsranla biter, yasadigi calkantili, kaygan, zeminsiz hic bir yere ait olmayan ve herseyin tezati hayatindan olumlu cikarimlar yapamamanin etkisinden bir türlü kurtulamayarak; ille bir siyasi marka tasima zorunlulugunun kominizm propagandacisi etiketiyle yaftalandigi kalibta kiskivrak dönüp dolasarak, yazdigi roman ve öyküler gibi de ne yazik ki ölümle sonlandi , hatirasina saygiyla sabahattin Ali`nin.
Nisan / 22
Kayıt Tarihi : 9.5.2022 20:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!