Bu ara bu kent
Issız,
Doğumdan dölsüz ölüm,
Yollarda kan ıslağı.
Sessiz gözlerde buz gibi,
Kesik kesik soluklar,
Ölüler bekliyor raylar üstünde.
Ve
İnsanlar salt duvar,
Zaman vardiyasında ücretsiz,
Akşam üstünün körlüğünde,
Abanır abanır kendi gidişinden,
Açmaz gözlerini ölümünde gayrı,
Açmaz bu kentteki evler,
Sabah çiği değmedikçe değmedikçe.
Uçları batmakta güzel Marmara,
Telaşlı sabah vapurundaki ölüm,
Bilirim,
Beni de taşır seni de Sirkeci Gar'ına,
Ve
Hayal mavisindeki İstanbul,
Seni de seni de.
Oysa mor bir bakışta Haliç,
Kızıllaşacaktı.
Varoştaki Gonca'nın saçlarında,
İlk mitingde haykırırken Taksim.
Şimdi
Bir tren düdüğünde kayboluyor,
Gayrı
Heyecansız insanlık ve her şey.
Kokusuz kalmış topraklar,
Kızların ayakuçlarında dölsüz.
Ve
Direngen değil değil gayrı hayat.
Bir öğle sıcağında,
Ölüm kusmakta alevler,
Faili meçhul cinayetlerden,
Geleceği bile atan tehlikeye
Miğfersiz cellatlar
Bahsederken savaştan
Bilesiniz bilesiniz
Siz biz demeden uzanıyor
Uzanıyor
Ölüm parçacıkları üstümüzde
Kan ve irin yağdırmakta
İst.Kasım 1996
Kayıt Tarihi : 17.4.2006 16:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)