Notaları, adımladığı kaldırımlardan firar etmiş
Şarkılar mırıldanırken kimselerin duymadığı.
Zihnin de yalpalayan sarhoş şiirlerin dizeleriyle
Sancılar bir birinin içinden çoğalıp
Kim bilir hangi esaretin,
Olmayan zincirlerini kırıyordu.
Henüz, saat kaç? demeden akrebe
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Masal tadında bir şiir okudum kaleminizden Yıldız hanım..keşke bütün aşklar masallarda yaşanılan kadar saf ve temiz kalabilse..kaleminizi yazdıran yüreğinize sağlık
Masal bu ya canımın içi
Bir bulut şekilleniverdi
Gökyüzünde bir rakkaseydi
Beyaz tülleri, parmaklarında zilleriyle..
Şölen başladı gecenin için de
MASAL GİBİ DÜŞLENENDİ BELLİ Kİ EDİLEN HER YEMİNLE GERÇEKLEŞENDEN ÇOK UZAKTA. TEBRİKLERİMLE...
yolculuğun içinde buldum kendimi.dans ederken kavalyesi olmayan masaldan fırlamış gecenin gizemine saklanmış duygular gün olunca büyüsünü kaybetmekte..tebrikler harikaydı..
sihirli bir yolculuktayım.....bütün kalbimle sevgilerimi gönderiyorum.
Mutluluğun moru sevincin turuncusunu
Tutkuların kızılı sırdaşı sarıyı
Sürmüştü yıldızların yüzüne…
Kutluyorum yıldız hanım...sevgilerim ve tam puanımla.
Bir senaryoyu titizlikle incelercesine okudum şiirinizi..
Mekanı algıladım;kişileri belli belirsiz tanımaya çalıştım,olaylar katındaki değişimleri değerlendirdim.
Şiirin o kendine özgü atmosferi çerisinde derin seslenişi/derinlere seslenişi duyar gibi oldum.
Gökkubbenin tanıklık ettiği tüm değişimleri/dönüşümleri ben de şiir üzerinden kavramaya çalıştım.
Lirizmin bu kendi ekseninde devingenleşen istencine hayranlığımı belirtmeliyim.
Kutluyorum Sayın ÖZDEMİR.
Erdemle.
''Mutluluğun moru sevincin turuncusunu
Tutkuların kızılı sırdaşı sarıyı
Sürmüştü yıldızların yüzüne…''
Mutluluk bulutları yoldaşınız olsun Yıldız hanım.
Yüreğinize sağlık.
severek okudum.tşk.sevgili Yıldız Özdemir
Mutluluğun moru sevincin turuncusunu
Tutkuların kızılı sırdaşı sarıyı
Sürmüştü yıldızların yüzüne…
Böyle güzel bir örtüyü tercih ederdi tabi. Kutluyorum.+10
Yerin kirli yüzüne katkılardan bıkan
Kurar masasını,serer örtüsünü bulutlardan
Masal bu ya... Dağların doruklarınada kurulur masa, bulutlarla dansta edilir korkusuzca..
Öyle ki; coşkuya kapılırda gökten düşen üç elma, alıkoyamaz kendini dansın büyüsünden.. Başlar konuklarla birlikte dansetmeye.... Adeta zil takıp eteklerine, şarkı söyler sanki kastanyetleri ile...
Kendimi dizelerinin büyüsüne kaptırdım ve içimden bunları yazmak geldi... Yüreğine sağlık... Harika bir şiir okudum...
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta