Saat tam 12.00. Yokluğun beni çıldırtmak üzere. Boş durdukça aklıma geldiğin için kitap okumaya karar verdim. Ama her satır, her söz seni anımsattı bana. Delirmeye başladığımı düşünüyorum. Nereye baksam oradasın. Sana mesaj atmak için deli oluyor kalbim. Mantığımsa hiçbir seyin değişmeyeceğini savunuyor. Gelen her mesajı senden gelmiş olma ihtimalini duşunerek heyecanla açıyorum. Seni aradığım farklı bedenler bana sadece acı veriyor. Nefes almak zor geliyor artık, göğüs kafesimde bir yerlerde sıkışıyorlar. Sadece varlığını hissetmek istiyorum. Hayır, bedenini değil, sadece varlığını. Buralarda, yakınımda olmana gerek yok. Oralarda bir yerlerde olsan da benimle olduğunu bilmek istiyorum. Ağlarken beni avutmanı, guldurmek için uğraşmanı, guzel sozler soyleyıp ıyi hissetmemi sağlamanı özledim. Seni özledim. Sesini özledim. Bana kızmanı özledim. ‘Yapamıyorum, olmuyor’ demiştim ya ayrılırken. Sensız hiç olmuyor. En acısı da senin hiç haberdar olamayacağını bile bile onlarca yazı yazmak. Yazı yazmak kötü değil, bir de aşıksan. Kalemin dilin olur, sözcükler kendiliğinden dökülür kağıda. Yazarken yorulmazsın, bir şeyler yazdığını fark etmezsin bile. Bazen saatlerce yazarsın. Herkes anlayamaz ne yazmak istedığini. Yalnız aşıklar duyabilir kelimelerini yakarışlarını. Yalnız aşıklar anlar dilinden çünkü acını paylaşırlar. Her yazında kendilerini bulurlar, onları anlattığını dusunurler. Aşıklar aynıdır. Acı çekerler. Daha hayattayken ölüp dünyada cehennemi yaşarlar. Dillerinden ancak kendileri gibi olanlar anlar.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta