Mahvolmuştum
Bir kayadan daha hissizdim
Hem bir yavru kedi kadar korkak
Güvenimi aldı ıhlamu ağacı...
Çıra gibi tutuşturdu nefretiyle
Batmak için doğuyor güneş
Bizler
Ölmek için yaşıyoruz
Rahmin karanlık dehlizinden çıkıp
Toprak dolu kör bir kuyuya giriyoruz
Gönlümün ilkbaharında
Soldurdu gülzârımı
Nergis ağaçlarında, ud tepelerinde
Çektim gurbeti ağır küreklerle
Beni bu dert etti avâre
Ölüler şiir yazamaz derdim kendime
Hayattasın, yaşıyorsun sen!
Bak, erguvan kokuları sarmış dört yanımızı
Yeni bir çekirdek filizlenmiş toprakta
İsyanla çıkarmış topraktan yeşil başını
Bilinmez bir yolda gitmekteyim
Ben gibi sözcüklerim de yetim
Eriyip gitti elimden zaman buzu
Cezbetti kanım bu soğukluğu
Kışın akşam vakti boz tepelerde
Silüeti kesilmiş manzaralarda
Bu hadsizlik, bu sarhoşluk
Ve çoban ağızlarda çam sakızı olmak!
Yalanlarla gütmek kalpleri
Bana göre değil gölgelerde uyumak!
Ölüm bir bulut sanki
Bana hep hafif gelen
Ama görüyor musun
Ben ne yağmurum ne de güneşim
Ben toprağın ta kendisiyim
Ben yine şiirimi yollara yazıyorum
Ve kalpsiz dağlara meydan okuyorum
Cılız ağaçlar ve şirin köylere de
Ben yine bildiğimi okuyorum
Kâinatı okumaya doyamıyorum
Ara mahallenin harabe evleri
Eski bacaları
İsli kokuları
Kırık merdivenleri
Çıkamıyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!