Ömrünün en güzel çağında aramızdan ebediyete intikal eden
Canım kardeşim Saadet'e
Yıl 979 bir yıldız doğdu
Tüm aileyi sardı tarifsiz bir saadet
Adı ne olsun diye herkes birbirine sordu
Ortak bir kararla, ismin oldu Saadet
Minicik bir bebektin, gözlerin ceylan gözü
Kaşların bir yay gibi, yanakların kırmızı
İyiki de doğmuştun, ana-babamın kızı
Seni ne çok sevmiştim, canım cicim Saadet
Yıl 980 Saadet bir yaşında
Saçları uzamıştı, o minicik başında
Küçücük bir burnu var, gözlerinin altında
Gün geçtikçe daha çok sevimliydin Saadet
Yıl 981 Yürüyor minik kuşum
Sendelerken ayakta, sana duvar olmuşum
Seni düşürür müyüm, benim saadet kuşum
Bana doğru adım at, kollarıma Saadet
Yıl 982 kutsal topraklardasın
Babam çalışırken sen annemle ile oynarsın
Belki bir minik hacı olunmayacak yaştasın
Annem-Babamla sen de, hacı oldun Saadet
Anne, baba çok iyi bakın Saadet'imize
Ama hiç unutmayın, biraz da kendinize
Bizden selam söyleyin Yüce Efendimize
Seni çok çok özledik, dön gel artık Saadet
Yıl 983 yenik düştün nefsine
Hoşgeldin Saadet'im Altından kafesine
Vatan gibisi yoktur, ben inanmam aksine
Senin yerin daima, yanımızdır Saadet
Yıl 984 seni emanet verdim
Annemle babam sana çok iyi bakar dedim
Ben okumaktayım, fakat sensin tek derdim
Gözümde tütüyorsun çok özledim Saadet
Yıl 985 nasılsın bilmiyorum
Ben hala Ankara'da sınavı bekliyorum
Umarım çok iyisin, Allah'tan diliyorum
Bütün kalbimle bunu istiyorum Saadet
Yıl 986 okula başlamışsın
Bu sınıfı istemem diyerek ağlamışsın
Başka bir sınıfa da, geçince sevinmişsin
Yüzünden gülücükler eksilmesin Saadet
Yıl 987 okumayı da söktün
Bana sınıf atlatın diyerek diller döktün
Tüm okulun içinde sen en güzel bebektin
Seninle çok iftihar ediyorum Saadet
Yıl 988,89,90
Artık okulun bitti, kalmadı eksik noksan
91,92 en güzel çağda eğlenip coşsan
Lakin hayat çoz zalim, acımasız Saadet
Yıl 93,94 onbeş yaşında bir kız
Yaşıtların oynarken sen oturuyorsun ıssız
Birşeyler mırıldanır, dilin belli belirsiz
Ne demek istemiştin, geç anladım Saadet
Yıl 95,96 Babam sana kızmıştı
Neden bu kız bu kadar şımarıktır demişti
Sen içerlemiştin, babam yumuşamıştı
Ne de olsa babamız, sitem etme Saadet
Yıl 997 hayatın baharında
Kim derdi ki bir yıllık ömrün kaldı dünyada
Hayat devam ederken, olmayacak bir anda
Göçüp gidecek miydin, boynun bükük Saadet
Meğer içten yaralı o incecik bedenin
Aklına gelmiş miydi, acaba ölmek senin
Gittikçe artıyormuş günden güne kederin
Bari bana deseydin, anlatsaydın Saadet
Yıl 998 ilkbahar akşamıydı
Acı bir haber geldi, Saadet hasta mıydı?
Tüm aile o akşam acaba yasta mıydı?
İnanmak istemedim bu habere Saadet
Bir bahar sabahıydı, doğmuştun elimize
Bir bahar akşamında ayrılmıştın sessizce
Bindim ben arabaya yola çıktım delice
Göremedim ben seni, göremedim Saadet
Bu yüzdendir baharlar benim için kış gibi
İçimde bir kıpırtı, her an özleyiş gibi
Gelip geçtin dünyadan tarifsiz bir düş gibi
Bunca yıl geçti hala özlüyorum Saadet
(Batman - 09.09.2004)
Mehmet Selim ToğlukKayıt Tarihi : 14.9.2004 12:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Suna Doğanay
Gerçek hayatın ta kendisi olan ve büyük bir duygu yüküyle yüklenmiş şiirinizi çok zor bitirdiğinizi ve ben gözlerimdeki yaşlara hakim olamaz iken, sizin nasıl bardaktan boşanırcasına ağladığınızı ve kaç kere yütreğinizi dağladığınızı tahmin edebiliyorum. Hepimizin kardeşi var ve yüreklerimizde çok ayrı yerleri var. Ölüm elbette ki muhakkaktır ve her nefis ölümü tadacaktır. İnançlı bir insan olarak elbetteki ahirete irtihal etmesine çok fazla insan üzülse de, bizler vatan-ı asliye gittikleri için nisbeten daha müsterih oluruz. O sebepten Rabbim ismi gibi ahirette yerini ebedi Saadet eylesin inşallah...
Allah rahmet eylesin...
Selam, dua ve muhabbetlerimle
Bunca yıl geçti hala özlüyorum Saadet
Yüreğinize sağlık
Öner Kaçıran
TÜM YORUMLAR (10)