var edilmek bir sürprizdir
kocaman bir sürpriz
hiç ummadığın hediyeler almak gibidir
var olmak
hiç hak etmediğin sofralara
buyur edilmeye benzer yaşamak
hiç beklemediğin bir tacı giyinmek gibidir
hayatta olmak
bunu bilmişken,
sonsuz minnettar olman gerekmez mi
bunu bilmişken
iltifatlara boğulmuş bir adam gibi
hep mahçup bir yüzle
yürüyor olman gerekmez mi
bunu fark etmişken
minnetini ifade etmek için
telaşla koşturman beklenmez mi
yoksa
verilenlerin hakkın olduğunu düşünüp
daha fazlası niye yok diye sızlanan
geçimsiz bir nankör olmaya mı adaysın
yoksa
sana yapılan iltifatları az bulup
daha, daha, daha.. diye bağıran
asık suratlı
bir türlü memnun edilemeyen
hiçbir şeyi beğenmeyen
açgözlü biri olmaya mı heveslisin
mümin olmak
varlık dairesine mahçubiyetle girmek demektir
rahatsızlan azıcık
depremini başlat
zelzeleye tut kalbini
önce rahatı vur kalbinden
yak gövdeni
kanat tenini
bu yüzden birkaç kez
rüyada mıyım diye çimdikle kendini
ne kadar acırsa canın
o kadar uyanık olmalısın
ne kadar kanarsan
o kadar kalbine sokulmalısın hayatın
usulca
sinirleri çekiliyormuşçasına
dayanılmaz ağrılar inmeli göğsüne
kalbin damarlarına eğeler sürülmeli
daha bir can yakan sancılar vurmalı şakaklarına
acı arttıkça zonklamalı zihninin duvarları
ömrün o tozlu kıyılarında
ruhu irkilten
kalbi dağlayan
sancılar duymalısın
çok sonraları
belki de az sonra
bir de bakmışsın ki
unuttuğuna aldırmaz olmuşsun
unutulduğunu hatırlamaz olmuşsun
bir an gelir ki
izbe zamanların incecik kıymıkları
habire batar gözüne
izin verirsin soruların canını yakmasına
rahat bir nefes almak için
açtığın pencerelerden
rüzgarlar yığılır nefesine
ekip biçtiğin huzur tarlalarından
kaç hasadın külleri savrulur yüzüne
bir vakit
sıkı bir nefis muhasebesine tutarsın kendini
pencerende karlı dağları
gölgeli vadileri
örümcek ağı gibi örülmüş yolları
kar aklığı içine siyah lekeler gibi serpiştirilmiş
kasabaları seyredersin düşünde
kendine dönersin sonra
içine bakarsın
tenine dokunursun
yüreğine sancılar düşer
dünyada bu kadar günah varken
bunca gözyaşı ve kan akarken
kendine huzuru çok görür
rahatlığından utanırsın
kurduğun o gösterişli debdebede
kaç serçe çırpınır avuçlarında
biriktirdiğin o esrik sükunetin
kaç çığlığı
ağzına kapanı verir
kalbinin üzerine attığın o kalın şalın altında
kaç yangının üşümelerini söndürürsün
bir bakmışsın
ittiğin, attığın, unuttuğun, uyuttuğun sancılar
bir dokunuşla
namlunun ucuna gelivermiş aniden
anlarsın ki
gitmekten başka çaren kalmamış
redfer
Kayıt Tarihi : 23.2.2025 00:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!