Rüzgarın Hikayesi Şiiri - Ersin Çakmak

Ersin Çakmak
262

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Rüzgarın Hikayesi

bir gün bir hikaye dinledim, uzundu hikaye,
hem de bir yetmişliğin dibine vuracak kadar uzun.
bu hikayeyi bana rüzgar fısıldadı.
yüreğimi açtı kulağımı tıkadı.
bana bir kaldırımdan bahsetti, yalnız yorgun,
insanların çok az olduğu ıssız bir kaldırım.
ve bir gece feneri yorgun, eski ve çatlak,
sönük sönük, bir yanıp bir sönen uyuntu yanan bir gece feneri.
dedim bunlardan banane,
hay demez olaydım, lafı düğümledi boğazıma,
öyle bir estiki rüzgar evim sallandı.
ve devam etti hikayesine sinirli rüzgar.
bir gün yolcum iken bana kara bulutlar,
bir gün gece yağmurlarına çağırırken beni,
bir tılsım hıçkırık duydum, kaldırımdan gelen.
bir genç gördüm, üşümüş ve de titreyen,
bulutlar gözlerini kıskandı bu gencin.
bu genç burada ne arıyordu,
gözleri bulutlardan daha güzel yağıyordu
ben çaktım kendimi oraya bir demir attım,
dağıttım yolcularımı, açtım ay ışığını,
gencin kulağına fısıldadım neyi bekliyorsun,
korktu, ürperdi, put kesildi bir anda,
sonra o da sen gibi alıştı bana,
neyi mi bekliyorum dedi bana,
sen de bekle ve gör, o bir türkü tutturdu ben ıslığımla eşlik ettim ona,
güneş yavaş yavaş göz kırptı dağlar arkasından,
gece feneri başına geleceklerden habersiz kapadı gözlerini,
ikimizde dalmışız, bir gürültü tepemizde sıçramışız,
bir gelin arabası görünen arkasında bir sürü de araba,
yerinden kalkmadı bile genç, kıpırdamadı bile,
öylece baktı süzgün gözlerle giden konvoya,
ve bir satır döküldü dilinden,
ban bu elbiseler sana gelinliğin kefen olsun,
bana bu kaldırın sana yatağın mezar olsun,
benim bu gece feneri senin yanındaki ölümün olsun.
ağladığını üzüldüğünü sanıyorsun,
ama yine ama yine yanılıyorsun.
ve kalktı gitti mırıldanmadan nefes almadan,
el sallamadan,
efkar basmıştı artık bana delirmiştim,
gidip ben de denizleri delirttim.
ve sonra yine, o yıkık kaldırımlı sokaktan geçerken,
yine o gence rastladım, ağlamıyordu, oturmuyordu,
hatta konuşmuyor,düşünmüyordu.
o yorgun gece feneri altında, öylece sallanıyordu.
üzerinde aynı o ıslak elbiseler,
gözlerinde aynı parıltı.
ölüm bile bu gence ne güzel yakışıyordu,
inan ilk defa o gün ağladım,
o rahat uyusun diye yavaşça onu salladım,
yerde kireç ile yazılmış bir yazı duruyordu,
gittiğim yer cehennem olursa,
hergün seni çağırayım,
cennete girersem, cennet kapısına vefasızları almayın yazacağım,
yaaa işte böyle, o kireç uçmasın o yazı silinmesin diye,
ben o zamandan beri o sokağa uğramam,
ne eserim ne yağarım,
git bir bak bakalım yazı orada duruyormu,
git bir bak sokak lambası yanıyormu...

Ersin Çakmak
Kayıt Tarihi : 16.7.2008 12:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ersin Çakmak