/rüzgar arkamızdan esiyor, deniz karşıdan geliyormuş
iskelede kimseler yokmuş da, vapur ilk yolcuyu bekliyormuş
bu mevsim olunca bütün çocuklar, boğaziçinden mi girerler denize/
……..
nüfus kağıtlarımız gri karton kapaklı, yeni günleri pek bilmeyiz
doğum tarihlerimizde kar yazar, sıcakta üşümeyi öğreniriz
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Yine şiir tadında ayrılıyorum sayfanızdan, bana şiir okuma zevkini yaşatan yüreğinizi kutlarım.
Çok güzel ve insanı çekip içine alan bir şiir gönülden tebrikler Mesut Özbek
Size özgü bir anlatımla şiir yine tüm güzelliğiyle serilmiş gözler önüne.
Öyle bir duygu ve imge sarmalı ki, istediğiniz ölçüde araladığınız,
buda okuyucunuzu şiirle buluşturup herkese kendince lezzetler tattırıyor!
Şiir bittiğinde ise muhtemelen herkesin ortak olarak hissettiği, gülümseten ve ferahlık veren esintinin
bıraktığı hoş bir aroma olsa gerek…
Tebrik ederim Sayın Cevat Çeştepe
Çok güzeldi
Samanyolunda dans etmesini, hanımellerini koklar gibi sevdik
hiç büyümedik …
...........................hiçde büyümeyelim........
ben ne zaman kendime küssem...-hayata küsmeye haddim yok-
içimdeki o kıpır kıpır kızcağız gönlümün eteklerine yapışıyor ..elimden çekiyor ve inadına ..hadi pınar...oynayalım diyor...
ne olur böyle yapma deyişine kıyamammmm.....
bende yeniden diriliyorum...
iyisiyle kötüsüyle heran gökkuşağı içimizdeki...
gök mavi
deniz mavi...
ne olursa olsun biz en sevgiliden yaşamayı öğrendik...yaşamanın hasını....
ömrümüzün sonuna kadar tebessüm ehliyiz...
unutmadan içimdeki kızımın vazgeçilmezi...
..........ve'l asrrr.........
hangi şarkıdan önce, bir keman taksiminden geçecekse dalgalar
eski defterlerden ses gelmesin, fısıldar kulağımıza nasılsa kuşlar
siz çok üzülmeyin duymasanız da, olacak deriz artık o kadar
sırdaştır notalar …
Tebrikler elinize yüreğinize sağlık.saygılar.
Bu güzel şiirde bir İstanbul havasını soluyorum. Boğazdayım. Beylerbeyi'nde de mi ne? Başımda koca asırlık çınar, önümde deniz ve iskelede vapur, yokuş yukarı daracık sokaklar ve cumbalı ahşap evler.. Bilekleri beyaz, elleri ince bir kadın suluyor pencerede begonyaları... beyaz boyalı evler, yüreğim gibi.. mutlu evler, umutlarım gibi, serin evler düşlerim gibi.. bir İstanbul masalı bu şiir bir sevda masalı.. Başarılar dost şair severek okudum... +10
Renkler ve Yaşam
TUTUNDUM DİZELERE, KOY KOY GEZİNDİM KITALARDA...MAVİ BİR YOLCULUKTU ŞİİRİNİZ
SAYGIMLA . FATMA HATUN ESEN
merhaba kaptan...
denizin kokusunu yakamoz manzarısını aldım şiirinizden...
gönlünüze sağlık....şiiirdi,,,güzeldi
sevgilerimler saygılar
Çok güzel bir anlatım harika bir şiir kutlarım saygılar
nice savaşlar kanımızı döktü de, ihtilallerde kızılcık şerbeti içtik
mülteci olurken kimimiz, erguvan pembesinden vazgeçmedik
Samanyolunda dans etmesini, hanımellerini koklar gibi sevdik
hiç büyümedik …
/bir ayin sonrasında tutmuşum yüreğini, vakit geç olmuş
vapur iskeleden boş kalkmış ta, martıların gözleri yollarda kalmış
bütün o eski sokaklar şimdi, korkuya mı saklamıştır kimsesizliklerini/
………
ağaç altında fesleğen, içimiz coşkusuyla dolsun doğumlarımızın
yokuşlar kan-ter içinde kalsın, en yakınında biz duralım yıldızların
tutku pervanesine rüzgar gülü bir ışık, tanığı olsun kavuşmaların
sancısız yarınların … Tebrikler...........
Bu şiir ile ilgili 110 tane yorum bulunmakta