(Kafdağlı Peri Padişahı’nın Rüzgâr Perisine...)
.....
Yıllar sonra, bir bülbüle rastladım
Dinlerken anladım, rüzgâr sevmişim...
Yegâh bilmez iken şimdi rast tadım
İnlerken anladım, rüzgâr sevmişim...
.....
Ey rüzgâr bağışla haddim aşmışım
Cahil cesareti, edip taşmışım
Eyvahım keşkemle fena şaşmışım
Şakırken anladım, rüzgâr sevmişim...
.....
Tenezzül buyursa, edemem ayıp
Ey bahtım; yine mi ümidim kayıp
Bir selam eylerken adamdan sayıp
Eserken, anladım, rüzgâr sevmişim.
.....
Ey felek çok fena, bu son oyunun
Solgun yaprağıyım, rüzgâr soyunun
Utancımdan gayrı, bükük boyunum
Ve kuşlar anladım, rüzgâr sevmişim.
.....
Peri padişahı kızından ferman;
“Aciz şairciğe olamam derman…”
Tütünsüz, bade siz, harmanım harman
Anka pençesinde rüzgâr sevmişim.
…..
O çok yükseklerde, yoğrulmuş hamur
Haklıdır diyorken; “Haddin bil samur,
Yılgın Yağmur olma önümde çamur!..”
Çilemden anladım, rüzgâr sevmişim.
.....
Aşiyansız, 04.06.20 – 03.47 Y.Y.
Kayıt Tarihi : 4.6.2020 04:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir hikâye okudum... Kendimi o mecnunun yerine koydum... Bilmeden haddimi aştığım için çok utanıyorum... Karşınızda çok mahçubum... Diyebilmek isterdim... Fakat kişisel inancımda Tanrı’dan başka bütün insanlar mezarda da olsa eşitlenecektir... Hayran olabilirim ama, Bir gönlümün olduğunuda inkâr edemem.... Atalarımızdan Dadaoğlu “Ferman padişahın dağlar bizimdir...” demiş ya... Ulaşılmaz olsanız da ey asil Rüzgâr bende sizin gibi Tanrı kuluyum ve bir gönlüm var... Sıradan bir şaircik; Nebi Ünler
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!