Rüyaların İmparatorluğu - Kırmızı Yağmurlar

Nedim Hüdaşah Berkay
55

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Rüyaların İmparatorluğu - Kırmızı Yağmurlar

Gece çok karanlık
Bu yürekte çok büyük bir boşluk var
İçim acıyor yine
Bu kadar yüreğine gelinmez ki insanın
Biraz uzak durun yeter
Her gelişlerde bir çırpınış kalıyor
Duvarlarımda görünmez bir iz gibi
Ne zaman kımıldasam özgürlüğe
Kırmızı yağmurlar yağıyor
Hayallerimin üstüne
Bir sıkımlık zamanlarda
Duraklarda bekleme salonlarında geçiyor
Sinir harbi içinde sınırlara küfrediyorsun
Sınırı yapan geri kalmış pis insanlara
Neyin kavgasını veriyordunuz
Hiç anlamamıştım
Bence iki şey vardı dünyada
İyi ve kötü
Bütün her şeyi buna indirgemek mümkündü
İkisi asla birlikte değildi
Üzmelerin bayramlarında
Ortalarda dolaşan bir muamma olurdum
Kırmızı yağmurlarda
Bir üşeme gelirdi bana
Bileklerimde başlar
Gözlerimde sona ererdi
Garip rüyalar imparatorluğunun kapıları
Yalnız benim için açılırdı
Hep kral olurdum
Elimde uzun kınından çıkmış bir kılıç olurdu
En sivri yerini öperdim
Bir sevgiliyi hasretle öper gibi
Dudaklarım kanardı
Yağmuru rengini ne verirdi öğrenirdim o zaman
Dudaklarım acımıyordu kesiklerde
Yüreğim acıyordu belli
İçine ata ata rüyaların imparatorluğu büyürdü
Kanımın tadı çok başkaydı
Yağmur çoğalırdı düşüncelerimin çarpışmasında
Her şimşek
Yenilen bir kazığın çığlığıydı aslında
Bitmiyordu işte rüyalar
Bitmiyordu hüzünler
Hüzünler çoğaldıkça
Çiçek açtıkça en mahrem bahçemde
Dev ağaçlar gibi dikiliyorlardı yollarımda
Kılıcımı kaç kez vurdum kör karanlıkların üstüne
Sapır sapır yıldız döküldü ayaklarımın dibine
Hiç güzel gözükmüyordu gözüme
Kirli bir maviydi gece artık
Bir yanlışlık vardı biliyordum
Bir yanlışlık vardı seziyordum
Uslanmıyordum işte
Her seferinde yine yalnızlık boynumda
Kimse seni
Senin gibi asla anlamazdı
Anlamasını beklemekte kendine insafsızlıktı
Rüyalarımın imparatorluğunda
Otururdum göl kenarında
Kanayan dudaklarımdan
Yeni rüyalar süzülür
Büyürdü sınırlarım
Tüm sınırları yok etmek ister gibi
Yıldızları gömerdi içine
Gecelerde bir fener gibi aydınlanırdı
Sıraya giren her umut gibi
Bir rüya başlardı belli belirsiz
Hiç uyanmak istemezdim
İçimde bir seri yalnızlık bir seri katil vardı
Uykudan uyanmadıkça
Bulur beni kaç kez öldürürdü
Her öldüğümde külümden doğardım

Yansam da umurumda değil artık
Ben doğarken yanmışım da
Sesim hiç çıkmamış ki
Hiçbir şey korkutmuyor beni
Ölüm dediğin
Güneşin batması gibi
Bir yerde batarsan
Diğer yerde bir doğardım
Bilirim ben doğruyu
Yüksek sesle söylemem ki
Kim ne dersem
Belalı bir insanım ben
Susmak bronz bir kolye işte
Darılmaların sonu gelecek bir gün
Yüksek bir adalet alacak bizi
Tartısında bitecek acılar

Bırakıp gidemiyorum ben rüyalarımı
Bırakıp gidemiyorum ben bedenimi
Ruhum sıkışmış dünyaya
Haykırsa da duyan olmamış
Bir varmış bir yokmuşum
Varlıkların sancısını çek babam çek bitiremedim

Bu imparatorlukta son gecem dedikçe
Bir hikâyem var boynumda
Uyanmam lazım
Bu ölümcül komadan
Gelmem lazım
Sonu bilinmeyen zamana
Ama olmasa rüyalarımda
Yaşamak bir aldatmaca
Yüksek bir aldatmaca
….

Nedim Hüdaşah Berkay
Kayıt Tarihi : 10.4.2007 23:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Nedim Hüdaşah Berkay