Büklüm büklüm yollardan
Yaslı mesafeleri aşıp,
Tarihini ruhuma serme cüretim,
Seni gözlerime infak etme arzumdandır.
Altın toprağın fosilleşmiş.
Gözlerin dumanlanmış.
İkiye bölünmüş beline,
Upuzun iki sargı.
Ama yakışmış,
Semanda gezinen minareler.
Şuurun güvercinlerin
Kanatlarıyla yayılan,
Sokaklarında her dem kol gezen
Aşkın başkentine selam olsun.
Boğazın sularıyla
Serinlerken günlerim.
Fotojenik kız kulesi,
Poz verir miki bana?
Hayal yığını koca şehre,
Şair gözüyle bakın,
Çamlıca tepesinden.
Ve kirli ellerini silmek için,
Mendiline kıyamayan çocuktan,
Bir mendil de siz alın.
Belki şahlanır o zaman,
Topkapıdaki güruhun
Tarihsel özlemi.
Limanda konaklayan
Kaydıraksız gemilerin aklına
Fetih günü damlayınca;
Boğulası sulardan çıkıp,
Salıverirler sanki,
Kendilerini dağlara.
İntihar girişimi
Belirir gözlerimde.
Cefaları yüreğine seren
Ayasofya ile,
Düşlerimi verdiğim
Sultan Ahmet,
Kubbe yarıştıra dursun.
Sana uzanan ömrüme,
Gözlerim ve Eyüp Sultanda
Karınlarını doyurduğum
Güvercinler şahit olacak.
Sokak çocuğunun
Dolmabahçeye bakışı,
İstanbula sancıdır hep.
Bazı ruhların hızırlaşmasıyla,
Bulutların gözyaşları
Kalabalığa değince;
Kurtulur rüyalar.
Ve İstanbul;
Bağrına basar her insanı.
Kayıt Tarihi : 23.4.2006 01:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)