1/:
Ben hamarat bir işçiyim
Geceleri rüyalarda çalışırım
Ebemkuşağını boşaltıp şişelerime
Renksiz görülen rüyaları boyarım.
2/:
Ben çalışkan bir rüya işçisiyim
..
Nicedir bilinmez gönlün sevdası
Kapılır ansızın derinden sana
Yaklaşıp sessizce aşkın mevlası
Uykumda fısıldar umudu bana.
Gece yine çıkmış bak ay tanrısı
Nöbet tutar yalnız,koca dünyaya,
..
Gözlerin ılık ılık akarken kalbe,
Sözlerin şiir gibi gönüller okşar.
Görünce insanı bir telaş basar,
Dalıp gidilesi hülya gibisin.
O ne cilve öyle, o ne hoş bir naz.
Seni seyreden göz inan usanmaz.
..
Peygamber Şehri Masmavi deniz olsun gönlüme
Peygamber şehrindeyim
Uykum dostlarının uykusu
Rüyalarım mavi olsun Allahım
Alnım mavi gölün kuğusu
..
Rüya bu
Sen ölmüşsün
Aklımda çıkmaz bir sokağa vermişler adını
Ceplerim yüzümde sızı
Ekmek saklıyorum ceplerimde
Ve tuz
Ve su
..
mavi kuş kanadı sırtında
garip bir rüya
melek tozu mu içmiş ne! ..
uçuyor umarsızca
nasıl olur da uçarım
..
Dün rüyama girdin benim,
Hayırdır inşallah.
Sarıldın 'canım' dedin,
Hayır olur inşallah.
Kaç öptün, hiç saymadım,
Sen öptün, ben doymadım,
..
Bir bedende iki can gibiydik.
Hani yıllar geçse bile biz birdik.
Sonunda bu aşkı bitirdik.
Bir rüyamıydı bu kaldı bana şimdi sensizlik.
Bu koskoca şehir üzerime gelir sensiz.
Söyle nasıl yaşarsın sen bensiz.
..
Kasvetli olursa hava
Kâbusla dolar rüya.
Böyle bir gecede gözlerimi kapadım
Rüya âlemine daldım.
Bu âlemde herkes donjuan olur
..
bu gün yanında olsam
sana sevgimi anlatsam
kollarında uyusam
dizlerinde uyansam
olmazki deme bana
belki bir düş belki rüya
..
Güneş bir sevgili gibi ısıtıyor içimi. Bir martının suya değen ayakları gibi vuruyor yüzüme ışığını; bir görünüyor bir görünmüyor. Aylardan Nisan. Gemiler daha hızlı geçiyor; ömrüm gibi… Takvime baktığımda biraz daha eskidiğimi fark ediyorum. Yorulduğum aşikâr. Balıklar gibi ürkeğim. Ama atılan her oltayı yem sanmıyorum.
Her sabah hep aynı zil sesiyle uyanıyorum. Beni uyandıran şuh bir ses yok. Kahvaltıda ise hep aynı mönü. Peynir, zeytin, ekmek… Çay yok. Yerine bazen şeftali, bazen de vişne suyu. Masanın üzerine gazete seriyorum. Kolay oluyor; kahvaltı bitince katlayıp atıyorum. Gazetedeki eski haberleri okuyorum. Güzel haber yok. Bilgisayarımı açıp maillerimi okuyorum. Haber bültenleri, davetler, talepler, şikâyetler… Bir sabah ve her sabah “günaydın” yazan birisi yok. Telefonum çalıyor. “5 dakika sonra ararım” dediğim annem 3 gün sonra sitem ve hüzünle “nasıl olduğumu” soruyor. İyi olduğumu söylüyorum ama anlıyorum ki bende vefa yok.
Ömrüm kan kaybediyor. İçim bir okyanusun coşuşu gibi dalgalı… Duyduğum en güzel ses her dalışımda beni kendime getiren vapur sireni. Herkes yalnız kalmayı özleyedursun ben kalabalığın içerisinde bile hep yalnız kalıyorum. Karşı komşumu tanımıyorum. Yere düşen kalemimi hep kendim alıyorum. Çalan her kapıya koşuyorum. Yemeği hep tek kişilik masalarda yiyorum. Çift kişilik davetlere tek başıma gidiyorum. Özlemiyorum. Beklemiyorum. Çağırmıyorum. Beklenmeyenlere selam olsun; ben anmıyorum, hatırlıyorum.
Bugünlerde beni en çok pencereme konan güvercinler sevindiriyor. Sevindiren başka da bir şey yok zaten. Siz'le başlayıp Siz'le bitiriyorum cümlelerimi. Sen'leştiremiyorum hayatı. Resmiyet hayatımın düsturu oldu. Nereye baktığım fark etmiyor. Gördüğüm hep aynı.
..
Ne rüyalar gördük ki biz,orda tanıdık yüz yoktu,
Ne şarkılar söyledik ki,teskin edecek söz yoktu,
Yaşadık gibi geçtikde, onca yılların ardından,
Şimdi dönüp bakıyoruz,elde kalan birşey yoktu.
Rüya alemi ne olsa, yattık ve uyandık birden,
Ne eser kaldı rüyadan,nede bir yudum sevgiden,
..
Ben, ölümü
Sonsuz bir rüya olarak düşünürüm.
Öyle mesut bir rüya ki:
Kimse bu rüyadan uyanamaz.
Biz yaşayanlar,
Gecenin ürperten karanlığında
Uykusuz kalmış asabi hastalarız.
..
Özlemin beni Mecnun’a çevirdi
Zalimsin sende Leyla gibi
Gülüyorken ağlattın beni
Elimden aldın verdiğin mutluluğu…
Kurduğum hayaller bir anda bitti
Unutmaz dediğim unuttu gitti
..
Son zamanlarda
Bir rüya görüyorum
Seni anlatıyor
Yıldızlar seni konuşuyor
Seni bana övüyorlar kıskandırırcasına
Son zamanlarda
..
Bazen Rüyadayım Diyorum,
Kendimi Çimdikliyorum Uyanamıyorum.
Anlıyorum ki Senle Birlikte Her an Rüya Gibiymiş,
Zaten Böyle Bir Rüya Görsem Uyanmazdım.
Kalbimi Kapattım Sen Geldikten Sonra,
Ola ki Başka Biri Çalar Diye.
..
Bir rüya görmüştüm dün gece
Ellerim ellerinde
Gözlerinden akıp girdim içine
Tenin terim olmuştu
Damla damla çekiyordum içime
Bir rüya görmüştüm dün gece
..
Her şey
Bir rüya sessizliği içinde
Geçiverdi
Uyandığımda
Anladım
Her şey bir rüya idi
.........................................
..
Aylardan Haziran, ay sonu, bir Cumartesi...Okullar kapanmış sınav dönemi bitmek ve biz tatile çıkmak üzereyiz.'Tatile çıkmadan yeni aldığımız eve taşınalım öyle tatile çıkalım.' düşüncesiyle, nakliye şirketiyle konuşmuş, gerekli bütün ön hazırlıkları yapmıştık.Bir yaş arayla iki oğlum vardı ve onlarla taşınma işinin zor olacağını düşünerek, 'Birgün evvelinden onların odalarını hazırlayalım, onlara bakan ablaları gelsin onlara baksın biz de gidip evi taşıyalım.', diye düşünmüştük.Böylece çocuklar ayak altında perişan olmayacaklardı, biz de işimizi daha rahat halledecektik
O nedenle, çocukların beşiklerini birgün evvel taşınacağımız eve götürüp kurduk.Daha sonra evde ufak tefek işler vardı yapılması gereken onlarla ilgilenmeye başladık.Mutfağın elektrik bağlantısında bir problem vardı.Sağolsun ev sahibimizin oğlu gelip onu tamir etmeye çalışıyordu.Ana panodan elekriği kapatmak için zemin kata inmişti.
Derken, gökgürültüne benzer bir ses duyuldu elektrikler kesildi, ev sahibinin oğlu, kapıcının küçük oğluyla asansörde kalınca çocuk, cıyak cıyak bağırmaya başladı.Küçük oğlum beşikte uyuyordu, büyük oğlum ise babasının ardından merdiven aralığına çıkmıştı.Henüz konuşmuyordu ama, aklını kaçıracakmış gibi son sesiyle çıldıracakmış gibi bağırıyordu.
Hemen koşup kucağıma aldım, bina adeta bir kağıt yaprağı gibi sallanıyordu, taa temelden hop oturup hop kalkıyordu.Sanki bir sırça saray ve biraz sonra tuzla buz olacak ve bir daha toparlama mümkün olmayacaktı.Büyük oğlumu kucağıma alıp, 'Artık kesin gidyoruz galiba! ', diye tekrar tekrar Şahadet Kelimesi getirmeyi başladım.Oğlum, kucağıma alınca sakinleşmişti ama, küçük oğlum beşiğinde dünyadan habersiz mışıl mışıl uyuyordu.Beşiği ise depremin sarsıntısıyla sanki birisi sallıyormuş gibi sallanıyordu.Neyse ki o bari uyuyordu yoksa ikisi birden ağlamaya başlasa ben ne yapardım.
Deprem 45 saniye sürmüştü ama, bir ömür gibi uzun gelmişti.O an aklıma annemin bir sözü geldi; 'Kısmetten öte yol olmazmış! ', derdi.Bizim kısmetimiz de buraya kadar mıydı neydi, yeni aldığımız evde oturmak nasip olmayacak mıydı, işte bu kader olmalıydı.Neyse çok şükür taşındık deprem korkusunu çeke çeke.... Taşınmak zorundaydık çünkü herşey toparlanmıştı, başka çaremiz yoktu.
Zor şer taşındıktan bir hafta sonra daha biz tam olarak yerleşemeden (Zira, o bir haftanın, bir kısmı tekrar deprem olacak korkusuyla gece gündüz dışarıda geçmişti...) ikinci deprem oldu, sabaha karşı 05:15 gibi...Onun üzerine biz tası tarağı toplayıp daha doğrusu o panikle valize ne atabildikse atıp memlekete doğru yola koyulduk.Yani adeta kaçtık.
O kaçış anında çocuklarla bir an önce inelim telaşıyla asansöre binmek zorunda kaldık ki, bu aslında çok tehlikeli ama, çocukların ikisi de küçük olduğu için ve ikinci bir sarsıntıya yakalanmadan valizle birlikte inebilmek için binmek durumunda kaldık.
..
Sende bir gün sevgiye hasret kalabilirsin
Beni hiç sevmiyor olabilirsin
Hatta bana karşı nefret dolabilirsin
Ve bu bir rüya diyebilirsin
Beni sevmesen bile seviyorum sandır
Yâda ne bileyim seviyorum diye kandır
..