Rüya Şiiri - Osman Murtaza Gökdal

Açılır perdeler
ve açılır bütün pencereler
bir nokta evren olur
ve bir an saatlere döner.
yaşanırken her şey bir film şeridi gibi
en yoğun ve en koyu anında
yıllar saniyelere sığar
uyanır insan bir anda uykusundan
sanki hayata yeniden doğar.
…
Bir dönüşümün başlangıcıydı
Derin bir kuyu,
Merhametsizce attılar
Yusuf’u.
Basamak oldu birer birer
Sabrın ateşinde olgunlaştıran yıllar.
Yükseldi zirvelere
Zindan dönüştü bir medreseye.
İlahi bir işaretti o düş,
Bir zaman varlık,
Bir zaman yokluk.
Bu, yılları aşan bir tabir
Hayran oldu ona bütün ekabir.
…
Zümrüd-ü Anka’ydı vasıtası,
Işık hızında gidip geldi.
Bir anda oldu
Uzaklar yakın.
Mesafeler kalktı aradan,
Göz açıp kapatıncaya kadar.
Bu tayy-i zamandı
Bu tayy-i mekan…
Taht görülünce karşıdan
Sanki masal diyarındaydı Belkıs,
Yaşanan bir hakikatti oysa,
Bu mühr-ü Süleyman.
...
Karanlığı aydınlatan bir ışıktı o,
O yüzyıllardır beklenen muştu.
O’nun rüyası vahiydi.
O ki “hakikat”ın seslenişiydi.
O, hayat veren bir nefesti.
O, bir şifa,bir haber,
O, yol gösteren bir rehber.
…
Dağlardan kalyonlar yürüdü,
İmansız gönülleri korku bürüdü.
Bu ne bir hayal ne de bir ütopya idi.
Yüzyıllar öncesinden gelen,
Kutlu bir “söz”ün müjdesiydi.
Tam bir zaferdi bu.
Yeni çağların habercisi,
Bu kutlu bir fetih.
Gönüllere girmişti
Şehirlere girmeden önce Fatih.
…
Engel değil hiçbir şey
Denize kavuşmak isteyen ırmağa,
Ne tepeler keser yolunu
Ne de dağlar.
Menzile adım adım ulaşır,
Uğruna baş koyan canlar.
Sakın “olmaz” deme, “olamaz” deme;
Bu ne bir hikaye ne de masal.
Azimle gerçekleşir, inançla,
her rüya ve her hayal.
…

Dışarda arama hakikatı,
Yüreğine bak.
Bulunmaz hiç aramakla
Bulanlarsa arayanlardır ancak.
Yansır ve yansıtır,
Güneş gibi aydınlatır,
Her şeyi,göğü ve yeri,
Yüzündeki ayna.
Sanama biter bu yolculuk burada.
Başlangıçtır belki de ölüm,
Belki de yaşadığımız bir rüya.