Susunca safran acıları çoğalıyor
Hüzün yüzlü denizin çocuklarının
Saklı bir bahçede örüyorlar umutlarını
Vaktin yamalarını sarınıyor kalbim
Yorgun gecekonduların bacalarında
Aynalar susan bir dervişe dönüşüyor
Dokununca şehrin yosun tutan yamaçlarına
Gecenin dinmeyen sırlarına tutunan
Kimliğine ekli derin iniltiler arasında
Rüzgara direnemeyen meşaleler gibi
Sığınarak bir harabenin titrek gölgesine
Unutup emanet rüyaların tılsımını
Saçaklarından sarkan güneşe yaslanırken
Soluyor bahara meftun reyhan rengi
Ihlamur kokulu dallara asılı heybelerin
Bakışıyla dağlara işaretler çizen yolcuların
Sokaklarında adımlanmayan yağmur taneleri
Anılara tanık olmayan duvarları kentin
Kanmadığın kurna,varılmayan yaban yurdudur
Düşleriyle taşlara şekil veren ustaların
En geniş ve tenha seccadesidir toprak
Mihrabında Meryem fidelenen mabedlerin
Bir çığlıkla kalbi sökülür bütün kabirlerin
Sorulur kelebek ömrü akşamlarda tükenen
Damla damla mürekkebi kalemlerin
Granit taşlara bir bir tutulur çetelesi
Sırrını aynalara fısıldayan nefeslerin
Yürümediğin bütün yollar tenha içimde
Avuçla dünyayı taşmayacak ellerinden bilesin
Yedi İklim, 303.sayı
Kayıt Tarihi : 18.4.2020 19:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!