Bir gün bir sabah ağlama sesiyle uyandım
Baktım ki içerisi mahşeri kalabalık.
Gözümü ovaladım, bir rüyadayım sandım
Aynı tablo, neden toplanmış bu kalabalık.
Heyecanla ve korkuyla tir tir titrerken ben
O kalabalık içinde annemi aradım.
Sormaya başladım bunlar nedir anlat hemen
Tek tek sorsam da soruma cevap alamadım.
Yatakta biri öylece cansız yatıyordu
Vardım da korkudan iyice yaklaşamadım.
Herkes ağlamaklı, kalbim hızlı atıyordu
Kaçtım, gittim de iyice uzaklaşamadım.
Neler oluyor, ne bitiyor bilemiyordum
Yatan hastaysa nerede doktor ya da hekim.
Ne ağlayabiliyor ne gülebiliyordum
Ne geziyor bu tabut, ne bu kefen, ölen kim?
Anladım biri ölmüştü ama ölen kimdi
Genç miydi? Bakmıyor ölüm yaşına başına.
Yıkadılar, kefenlediler hazırdı şimdi
Sonra yavaşça kaldırdılar omuz başına.
Kimse konuşmuyordu yürürken adım adım
Ben konuşuyordum, herkes sağırlaşıyordu.
Sonra da vardım yavaşça ben de omuzladım
Hafifti ama gittikçe ağırlaşıyordu.
Nihayet vardık, bıraktık musalla taşına
Cenaze namazından sonra düştük yollara.
Sonra da gittik açılan mezarın başına
Yere bıraktık, yorgunluk çökmüştü kollara.
Kimle konuşsam kimse duymuyordu sesimi
Herkes susmuştu, hoca Yasin’i okuyordu.
Ben ise boş yere harcıyordum nefesimi
Kimse oralı değildi, sanki görmüyordu.
Koptu dalından sessizce yere düştü yaprak
Alıp, kaldırıp koydular mezarın içine.
Biraz çabuk doldu üstüne atılan toprak
Yavaş yavaş dağıldı herkes kendi işine.
Gidince herkes anladım ki ölen benmişim
Rabbim bir şans daha ver San’a eğilsin başım.
Uyandım ki başımdan aşağı terlemişim
Şükrettim ve de ağladım, sel oldu gözyaşım.
Kayıt Tarihi : 16.10.2022 00:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"Güller de Ağlarmış" kitabından
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!