Sokaklarındayım İstanbul'un
Gözlerden ırak , insanlardan bi haber,
Çantama doldurduğum yalnızlığımla beraber
Yürüyorum , pusulasız , gaipten bir memlekete . .
Tuhaf bir soğukluk var havada
Kirpiklerimde donuk yaşlar,
Ellerim biraz paslı ,
Ciğerlerim biraz yanık
Ruhum yüzyıl savaşlarının kabuslarındayken,
Gözlerim gün ortası kadar uyanık
Türkü dinlemeye çağırıyorsun öteden ansızın ,
Nefesin kar beyazı , seslenişin bulanık ,
Hem gel der gibi , hem git der gibisin uzaklardan
Ya garip bir göçmenim senin için
Ya da bir hemşehrin kadar tanıdık
Bilirsin Rüveyda,
En acıklı türküler hep Anadoluya söylenirdi eskiden
Değişti artık o tarih , nihan buldu o devranlar
Şu boğazı ,ardında bırakıp kayboldu hep kervanlar
Hüzün çadırları kaldı geriye , rüzgarın savurduğu o yerden
Biz mi maziye aşıktık , yoksa hep güzel miydi eskiden
Harabe sokaklara çağırıyorsun beni ,
Yalın ayak yürümekteyim ,
Derinde , en derinlerde arıyorum seni
Asık suratlı binalardan geçmekteyim
Kırık camlarında hasret lekeleri ,
Asırlık çınarlarından ahh'lar dökülüyor
Ve dimdik ayakta kalan ,son merhamet heykelleri
Bakışlarımın arasında yerlerinden sökülüyor.
Yeter bu oyalanma, perdesi yırtılmalı şu gafletin
Anladım ki sabırdır , duadır dermanı , her illetin
Kör misafir gibi yoruldum sağa sola çarpmaktan
Meğer yıkılmış şehrin ardındaymış senin cennetin
Evet cennetmiş sahiden sinende gizlenen Rüveyda,
Beni boşuna yormadın , çağırdın vefalı memleketine
Bırakmadın hiç ,
Ne İstanbul'un yalnızlığına,
Ne sel gibi üstümde biriken kederlerin çılgınlığına,
Ne de kalbimin en hassas yerinde biriken kırgınlığına,
Teslim etmedin beni
Hata üstüne hata ile gelsem de sana .
İyi ki gelmişim Rüveyda ,
Zarif gülüşünde
Naif yürüyüşünde
Ben hep geri giderken ,
Sana her dönüşümde
Rüzgar kokulu sahillerinde
Seni buldum , huzuru buldum ,
Serinliğinde dinlenip , ay ışığında duruldum . .
Ömrünün baharına mı denk geldim Rüveyda
Bir yaşına daha adım atıyorsun yakında ,
Kim bilir ne hatıralar biriktirdin zamanın gerisinde
Sıcacık bir güz ayının tam da gözbebeğin de
Bulut gibi doğmuş,
Yağmur gibi süzülmüş,
Düşüvermişsin gökyüzüne ,
Hoş geldin dünyamıza
Kaşları karalı
Yüreği vefalı
İlahi aşkla barışık
Fanilerle kavgalı. .
Hoş geldin sen
Ne güzelsin sen ,
Manzaraya yansıyor gülüşün Rüveyda
Aynam mısın , sevdam mısın
Ahh ki bir bilsen.
Ahh ki bir bilsem . .
Ahh ki biz bir aynaya sığabilsek ,
Allah için sevebilsek . .
Ve tebessüm et Rüveyda
Neşeyle gülümse, bugünden yarına
Hüzün göçer gider, vuslat gelir yerine
En beklenmeyen anda , tevafuk ettiğin birine
Yer ver gönül hanende
Misafir et ,deniz kıyısında ,
Vefa yurdu , o güzelim memleketin de . .
Bir ömür basamağı daha karşılıyor seni Rüveyda
Rabbim ömrüne ömür katsın yeni yaşında
Bir dost bir teselli bir şair ararsan yanı başında
Bu garip adamı hatırla ,
Şiirle başlayan her hayalinde
Ve şiirle biten her düşünde . .
Selam ve dua ile . .
Veli Meriç
Kayıt Tarihi : 6.7.2023 23:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
beğeni ile okudum
dilinize sağlık
TÜM YORUMLAR (1)