Üşüyorum,
Güneş'in karşısında,
Ateşin yanında,
Üşüyorum.
Haykırışların arasında
sessizlikten üşüyorum.
Bir ayaz akşamında,
Geleceğim geldi aklıma.
Geçmişte kaldı umudum.
Düşünüyorum bir adım ötesini.
Selasız ölüler var memleketimde.
Ölmüş ama yaşıyor bir şekilde.
Dirilişi bekliyor nefes alarak.
Ya bir muştuyla dirilecek,
Ya bir meleğin gelmesiyle yarası dinecek.
Bekliyor muştuyu ve Azrail’i .
Toy bir çocuktum dün.
Olgunlaştığım da söylenemez bugün.
Güneş, insanı ısıtır.
Güneşin getirdiği dün,
İnsanı olgunlaştırır.
Bir güzele şiir yazmak istiyorum,
Bir elim yüzümde, bir elim kalemimin içinde.
Bir yandan bakmak istiyorum sana,
Bir yandan güzelliğini yazmak istiyorum kağıda.
Dillere destan olsun bakışım,
Dillere destan olsun sana şiir yazışım...
Uçurumun kenarından sesleniyorum insanlığa.
Eskisi gibi sağlam değil taşlar, kayalar.
Toprak, yere basmadan kayıveriyor.
Ağaç, bir rüzgarla devriliveriyor.
Gücü mü kesildi, kasveti mi?
Yarası gönlünde mi? gözünde mi?
yürek buruk,
boyun bükük,
mevsim şita.
ihtiyacım olan şey:
bir pusula
bir de harita.
Çekiliyor ömrümüzden dalgalar,
Seçilmez oldu dost-düşman.
Bugünün dostu, yarının düşmanı oluyor.
Ömrümüzden ömür alıyor kavgalar...
Sebepsiz yere yıkılıyor umutlar ve insanlar
Katil insanın ruhunu öldürüyor,
Çekiliyor ömrümüzden dalgalar,
Seçilmez oldu dost-düşman.
Bugünün dostu, yarının düşmanı oluyor.
Ömrümüzden ömür alıyor kavgalar...
Yoruluyorum, eskisi gibi değilim artık.
Ölüm kapısından sesler geliyor, tık tık
Yokuşlar değil, bayırlar yoruyor insanı.
Meydanda vuruyorlar, ellerini açanı.
Fayda vermiyor eskisi gibi ilaç.
Meyve vermiyor, çok kere diktiğim ağaç.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!