Ruhum, pusulası kırık bir kadırgadır bu hayat denizinde
Yelkenleri yırtık, kürekleri paslı, güvertesi geceye çalınmış.
Bunalımlarım, rotamı kesen girdaplar gibi çeker dibe,
Her dalganın altında boğulmuş bir "neden" saklı,
Her köpükte parçalanmış bir "keşke" yüzüyor.
İnsanların ruh düzeyi, ruhi bunalımların tortusunda gelişir
Çünkü en derin yara, en keskin dürbünü yapar ufku görmeye,
Ve fırtınalar, sadece yıkım değil, yeni yönler vaat eder.
Başım kanıyor, evet,
Korsanların bıçak çaldığı bir pusula gibi yarık,
Ama bu yara, yıldızları saymayı öğretti bana
Kuzey Yıldızı'nın sırlarını çözdüm kanayan parmaklarımla,
Gökyüzünün haritasını çizdim sargı bezlerime.
Başı kanamayan insan, yarasını sarmayı beceremez,
Çünkü acı, denizcinin en sadık dostudur,
Kaybolduğunda kulağına fısıldayan:
"Kum saatindeki her tanenin bir limanı vardır,
Ve her batış, bir doğuşun sancısıdır."
Şimdi,
Geminin gövdesinde biriken midyeler gibiyim
Zamanın tuzlu ellerinde şekillenmiş,
Kabuğumda hikâyeler taşıyan.
Fırtınaların oyduğu çizgiler, alnımda birer nişan
Her kasırga, bir ceset değil, bir armağan bıraktı bende,
Her enkaz, yeni bir iskele oldu.
Ve anladım ki:
Denizin dibindeki inci, kum tanesinin acısıyla parlarmış,
İnsanın ruhu da böyle kıvam bulur
Karanlık sularda savrularak, kaybolarak, çırpınarak.
Bedeli ödenmemiş hiçbir zafer yoktur,
Ve hiçbir liman, fırtınasız bir yolculuğun sonu değildir.
"Ben, kendi kıyamımın kaptanıyım!
Yelkenlerimi yırtık düşlerimle diktim,
Dümenimi, kaybettiklerimin kemiklerinden yonttum.
Başım kanıyor, evet,
Ama bu kan, haritamdaki görünmez yolları aydınlatıyor.
Biliyorum:
En karanlık gecede bile,
Sırtını döndüğün kıyılar,
Sana yeni bir okyanusun kapısını aralar…
Çünkü yara, sadece sızı değil,
Yıldızların dilini öğreten bir tercümandır!"
Huban Asena Özkan
Kayıt Tarihi : 10.4.2025 12:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!