Sabırla, metanetle bekliyorum o anı,
Hiç ardıma bakmadan gideceğim şüphesiz...
Çarpık yaşantıların "şeref"li yolcuları;
Yüzüne güldüğünün gıybetini edin siz,
Cennet sizin, cehennem benim olsun süresiz...
Zemzemle mi yıkandı yüreğinizdeki kir!
Çok mu kusursuzdunuz, nedir bu öfke, isnat...
İstemem, sizde kalsın vereceğiniz fikir,
Sizden ibaret miydi sanki bütün kainat.
Helal değildir hakkım, bilin inatsa inat...
Taştan yürekler olsun durağınız, bölgeniz,
Namertlik yarışında yol aldınız bayağı...
Uzak dursun gönlümden cisminiz ve gölgeniz,
Bal damlar dilinizden, kalpler örümcek ağı,
Tebessümün ardına gizlediniz tuzağı...
Anlaşamayız artık, dil küskün, gönül dargın,
Hücrelerime kadar buza döndüm günbegün...
Mahşere dek sürecek içerimdeki yangın,
Umarım en derinden sizi de bulur birgün,
Eviniz gurbet olsun, gittiğiniz yer sürgün...
Kalemin gözyaşıydı sayfalara damlayan,
Sözlerin feryadıydı, ruhumun intizarı...
Varlığınız olmuştu çilemi tamamlayan,
Hangi ateş eritir üzerimdeki karı,
Buza dönmüş gibiyim, bekliyorum baharı...
Bir ben miydim fazlalık şu beşeri alemde,
Ben miydim insanlığın sırtındaki habis ur!..
Dostluğun yalan ile ölçüldüğü dönemde,
Size inanmak oldu fıtratımdaki kusur,
Bir akıl bir de vicdan, orada kaldım mahsur...
Abdullah Ataş
Kayıt Tarihi : 4.2.2024 22:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!