Sükûtu nabzımda gezen münzevi geceler
Hasreti ciğerimde sızım sızım heceler
Zamanı saçlarıma ak ak düşüren derdim
Zira nasıl ruhumu ruhuna nakşederdim
Hikmeti kelamdan kelamı hikmetten aldım
Bu kervan ilinde sevda durağında kaldım
Kaldım diye gönül hep uzakları düşledi
Bu alem beni yine benimle enseledi
Kâinat dünya evren adına ne dersen de
Her sualin muhkem cevabı yalınız sende
Beynimde demirlemiş bu devranın tadını
Ölüm koymuşlar en güzel nimetin adını
Müttakiler kavlinin müttaki hülyasına
İşledim sevdamı ebediyet mahyasına
Kamil tedrisatında ihlas ve muhabbetim
Erenler arifler fikridir öz mahiyetim
Aşikar olanın ayan olanın mülküdür
Ruhumdaki muska hakikatten bir ülküdür
Ne zincir ne zından dünya insana yeter
Esir olanın ahvali hayvandan da beter
Kulağa bir ezan yaşamanın mazbatası
Ana rahminde çizilmiş o hakikat rotası
İnsan kağıt üstünde cisim cisim pazarmış
Bu vadeden arda kalan bir taş bir mezarmış
Yekundan yekuna çürüyen fikir istikbal
Kağıt sultasında ipotek satılık ikbal
İnsan çobanı hakikat neden nasıl niçin
Varlıkta mana dua ve niyaz için için
Soramam soramam hikmetin hasılı sensin
Mecnun rüyamı alemde bana gösterensin
En kadim şilte günü örten kara vakitler
Üç günlük dünyaya layık olamaz akitler
Ol mahluku şu alemde insanım beşerim
Sanata muazzez ondan sirayet eserim
Tefekkürde çıldırmak mana içinde mana
Zira düşen boyun yalınız hakkı emana
Lütfûna münhasır şükürsüz garip kulunum
Seherde ötenler gibi alemde mahzunum
Kayıt Tarihi : 12.2.2024 00:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!