Ruhuma karanlık bir gurbet çökmüş

gecenin loşluğu yavaş yavaş ortalığa yayılmaya başlamıştı
gözlerinden gözlerime hayranlık akıyordu
yüzünde hasıl olan her heyecan
daha evvelinden beklenen bir dost gibi
renk vermemek kaygısını içinde

tesadüfi bir hareketle koşar adım
kırların güzelliğine nazire teşkil eder gibi mahcup ve edalı
mahir ressamların meşhur tablolarındaki şiiriyeti temsil ediyordu
kırlarda buluşup seviştiğim ve pembe yanaklarından buseler aldığım
teselli uman bir bedbaht gibi

karanlıkları delip hazin hazin yayılan bir sis perdesi altında
bütün servet ve kudretimi temsil eden bir sevgi ile
hayat memat mücadelesi yaparak
saadet ve refah içinde bir ömür sürüyorum

heyhat, bin kere heyhat
gün kararınca aşk başlar bu gurbet elinde
ölüm diyarlarında böyle bir mazhariyet ne büyük bir saadet
bir an şaşmayan ve geri kalmayan, ah ve aman dilemeyen
ihtiyarlatıp çürüten, çürütüp kokutan ve sonunda toprak yapan
kara talihimde yazılı felaketlerle beraber

ortalık yeni bir hüzün ve melale bürünmüş
ruhuma karanlık bir gurbet çökmüş
henüz güzelliğinin sihrini muhafaza ediyordu
güney iklimlerinin soğuk beyazlığıyla pembe renkler almış

servet fışkıran bir aşk üzerinde
hatta ve hatta bir çokları yokluktan muzdarip iken
bir karış sevgiye can veren sefil sığıntılar
zengin keselerde bol bol ihanetler
bu yaban muhacirlerin ceplerini doldurmakta

dalgın gözlerimde ki fikir ıslaklığı
zavallı kabuslarımdan biriydi
hayret felci içinde savunamıyorum
arzuyla müdafa ettiğim bu güzel duygu zümresini

konuşamıyorum.
bir şey daha söylemekten aciz
daha uzun, daha gür sesle
avazım çıktığı kadar haykıramıyorum
büsbütün çıldırtmak üzereyim

refer