Afyon tütünleri içen sokak çocukları görünürdü penceresinden.Ve bu ağır tütün kadar ağırdı bu şehirde yaşamak...
Ne zaman tuz koksa rüzgar,denize vururdu kendini.Elleri paramparçaydı ağlardan.
Geceleri bir parça beyaz peynir ve rakı yetiyordu eski sevdalarını yeniden yaşamasına.
Afyon tütünleri içen sokak çocukları görünürdü penceresinden.Ve bu ağır tütün kadar ağırdı bu şehirde yaşamak..
Ekim'di.Kış geliyorum diyordu artık.
Deniz bir başka hırçındı,gün geçtikçe huysuzlaşıyordu.Ama yine de ne zaman bir martı sesi,ne zaman tuz kokusu...gidilmeliydi.
Bütün sevdaları yarımdı,en son sevdiği de bırakıp gitmişti onu.Zengin bir tüccarla evlendiği duyuldu sonraları...
Afyon tütünleri içen sokak çocukları görünürdü penceresinden.
Çocuklar ki tek yaşam bağıydı...
Penceresinde susam kırıntıları biriktirirdi her sabah.Serçeler tek dostuydu..
İki ucu keskin bıçaktı bu şehir.Bırakıp gitse olmayacaktı.Eski bir sevgiliyi terk etmek gibi olurdu bu şehri bırakmak; eski bir şarkıyı bir daha hiç dinlememek gibi.Kalsa her geçen gün ellerinde siyah beyaz fotoğraflar ve öldürücü düşler bir gün yıkacaktı bu bedeni.
Afyon tütünleri içen sokak çocukları görünürdü penceresinden.
Ve bu ağır tütün kadar ağırdı bu şehirde yaşamak.Şimdi gece karanlığında tek bir balıkçı takası dolaşır durur deniz ortasında.
Ve bir tüccar karısı; sarı saçları dağılmış,bir afyon tütünü sarıyor sevişme sonrası...
Kayıt Tarihi : 12.3.2007 21:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!