Röportaj Şiiri - Yorumlar

Mehmet Halil
1192

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Röportaj

- Efendim son günlerde ‘’ileri demokrasi’’den çok söz ediliyor sizce, daha öncesi ile bu günkü demokrasi arasında fark var mı varsa bu fark nedir?

- Tabi var efendim… Olmaz olur mu hiç. Daha önce eylemciler yakalanırken saçlarından asılıyorlardı, eylemcilerin kaçma şansı kalmıyordu. Bu durum karşısında eylemciler, eyleme çıkmadan önce saçlarını sıfır numara tıraş ettirmeye başladılar…

- Peki şimdi nasıl oluyor?

Tamamını Oku
  • Mehmet Halil
    Mehmet Halil 06.08.2011 - 12:35

    Erol Boztekin O zaman dilden de her ortamda o kadar rahat bahsetmemeliyiz değil mi?
    Mehmet Halil o sizin görüşünüz...
    Funda Bulut Erol bey ben size sonuna kadar katılıyorum..inan bu konuda yorum yapmaya bile utanıyorum..ama karşı çıkanlardan biriside bendim..sessiz kalmamak adına yorum yapıyorum.bundan sonra bu konuda yorum yapmayacağım.
    Halil Kırık her doğruyu her yerde söylemek doğru olmaz..bazı kelimler kelime anlamı dışında daha çok negatif içerikte kullanıldığı için onun yerine daga sağduyulu kelimler seçilir benzeri olacak şekkide..kilolu bir kişiye siz çok şişkosun derseniz sizi sevmez teki alırsnız..ama kilo almışsın derseniz daha yapıcı uygun olur....kanımca...
    Erol Boztekin Aynen Halil bey, neyi nerede, nasıl konuşacağını iyi bilmeli insan değil mi?


    Erol Boztekin Arkadaşlar siz mi kaldırdınız şu argo olmayan, gerçek adın geçtiği,Mehmet Halil beyin yorumunu, göremiyorum da...



    Halil Kırık Erol bey negatif mana içerek kelimeleri kaldırıyoruz grubun kuralları gereği..bu konuda gerekli tüm açıklamalar tatmin edici şekilde yukarda yapıldı....ben kaldırdıım cümleyi.....
    Erol Boztekin Anladım, çok da iyi oldu, hiç yakışmıyordu bu ortama zaten. Elinize sağlık...
    Erol Boztekin Halil Kırık bey , bu arada yukarıdaki yazıyı beğeniyorsunuz halen:))
    Halil Kırık Erol bey, yazıda doğru olan yanlar da var..ayrıca olumsuz eklime yok...tabiki katılmadığım yönlerde var ama yazının bazı bölümleri doğru...o açıdan begeni kattım yoksa eleştirdiğim kısmı sahiplenmiyorum tabi..

    Funda Bulut Erol bey ben size sonuna kadar katılıyorum..inan bu konuda yorum yapmaya bile utanıyorum..ama karşı çıkanlardan biriside bendim..sessiz kalmamak adına yorum yapıyorum.bundan sonra bu konuda yorum yapmayacağım.
    Halil Kırık her doğruyu her yerde söylemek doğru olmaz..bazı kelimler kelime anlamı dışında daha çok negatif içerikte kullanıldığı için onun yerine daga sağduyulu kelimler seçilir benzeri olacak şekkide..kilolu bir kişiye siz çok şişkosun derseniz sizi sevmez teki alırsnız..ama kilo almışsın derseniz daha yapıcı uygun olur....kanımca...
    Erol Boztekin Aynen Halil bey, neyi nerede, nasıl konuşacağını iyi bilmeli insan değil mi?

    Erol Boztekin Arkadaşlar siz mi kaldırdınız şu argo olmayan, gerçek adın geçtiği,Mehmet Halil beyin yorumunu, göremiyorum da...
    Halil Kırık Erol bey negatif mana içerek kelimeleri kaldırıyoruz grubun kuralları gereği..bu konuda gerekli tüm açıklamalar tatmin edici şekilde yukarda yapıldı....ben kaldırdıım cümleyi.....
    Erol Boztekin Anladım, çok da iyi oldu, hiç yakışmıyordu bu ortama zaten. Elinize sağlık...
    Erol Boztekin Halil Kırık bey , bu arada yukarıdaki yazıyı beğeniyorsunuz halen:))



    Temizlik

    Koyundan insanı ayıran gülmesidir
    Koyundan insanı ayıran düşünmesidir
    Koyundan insanı ayıran üretmesidir*
    Koyundan insanı ayıran direnmesidir

    Zenginler de zenginliğini gizler
    İsyan etmesin diye köleler, hizmetliler
    Metalaştırmış cinselliği doyumsuz erkekler
    Tabulaşmış üzerlerindeki tekeller…

    Nefes gibi kaçınılmazken cinsellik
    Evinde baş başa karanlık odada bile
    Bir suç gibi girer araya serbestlik
    Baskıları yorgan yapıp örter üstüne.

    Yasalardan daha katı toplum kuralları
    Bende düşündüğüm gibi davranamam
    Bu yasaklar da bir yerden çatlamalı
    Zorla çözüm üretilmemiş hiçbir zaman

    En çok ama der de, am diyemez
    Sık sık der de, sik deyemez
    Hırsızın ‘hırsız!’ demekten korktuğu gibi
    Bastırmaya çalışır gizli niyetini…

    Kadın üstündeki tekelle başlar
    Cinsellik üstündeki tekel tarihi
    Cinsellik konuşulurken çatılır kaşlar
    Putlaşır sahte bir ahlakın gölgesi

    Bilinir ki gizemli olan çeker dikkati
    Merak bozar çoğu zaman eşitliği
    Eşitsiz gelişmedir X’sinde beslendiği
    Şeffaflık temizler bütün bu kirleri…

    Bu beynin içinde sindirilmiş bir ahlak
    Belli olmaz ki ne zaman patlayacak
    Düzelmez çevre baskılarına dayanarak
    Açığa çıkınca kusurlarından arınacak…

    Cevap Yaz
  • Necdet Erem
    Necdet Erem 03.08.2011 - 10:48

    Değerli Kardeşim.
    İleri demokrasi Boyacı küpü değil.
    Batırıp çıkarılınca İLERİ DEMOKRASİYE GEÇİLSİN.

    Bak Cumhuriyete geçtiğimiz YÜZ sene oldu.
    Hala cuntamıdır cumhuriyet mi?
    Cumhur mu hakim, darbeci cuntacılar mı?
    Anlaşılamadı!..

    Demokrasi dedik despotluktan farkını göremedik.
    Laiklik geldi AMMA gücü elinde bulunduranın dini (Resmi ideoloji) hiç bir dine hayat hakkı tanımadı.

    Bu işer bir süreç ve toplumsal olgunlaşma, imkan ve şartların gerçekleşmesi ile hayata geçebilir.

    İleri demokrasiye geçmek onun altyapısı, siyasi şartları, sosyal gelişmişliği, ekonomik imkanları, global kültür ile olan entegrasyonu sonucu gerçekleşebilecek bir sosyal dönüşüm projesidir.

    Uzun vade, derin soluk, sabır ve özveri ister.
    Bunlar olmadan ise ancak sözü edilir ve rüyaları görülebilir.

    Amma şuna inanabiliriz!
    Bir şey İnsanlığın veya bir ülkenin gündemine girdimi,
    eninde sonunda öyle veya böyle HAYATA geçer.

    Tabi eski alışkanlıklarını terk, meşru veya gayrı meşru kazanımlarını kaybetmek istemeyenler her zaman olduğu gibi değişimlere karşı çıkacak.
    Engellemek isteyecek.
    Kendilerini haklı göstermek için karışıklık çıkaracaklar ( anarşi, terör, spekülatif müdahaleler.)

    Amma sabah oldumu gece bitmiş demektir.
    Kara bulutlar güneşin yüzünü perdelese de, ışığının dünyayı aydınlatmasını önleyemez.
    Geceyi geri getiremez.

    Göz yummakla gece olmaz.
    Gözünü yuman ancak kendisini karanlığa mahkum eder.

    Artık dünya insanlığı özgürleşiyor.
    Despotlar, zalimler, tiranlar, darbeciler, cuntacılar istemesede.
    Özgürlük hak ve adalet güneşinin insanlığı aydınlatmasını önleyemeyeceklerdir.

    Amma bir süre geciktirebilirler.

    Eh bu kadarda olacak.
    Değerli şeyler kolay elde edilemez.
    Her şeyin bir bedeli vardır.
    Onu ödeyenler karşılığını alır.

    Önemli bir konuyu gündeme taşıdığınız için tebrik eder çalışmalarınızda başarılar dilerim.

    Cevap Yaz
  • Mehmet Halil
    Mehmet Halil 02.08.2011 - 21:36

    Roportaj başlıklı yazıya uygulana sansürden sonra bu yazıyı yazmak zorunda kaldım…


    Arkadaşların ilk tepkilerini aldım. Benim için sürpriz olmadı.
    İçinde yaşadığım toplumu biliyorum. Ancak sanat ve edebiyatla uğraşanların
    Tepkileri daha farklı olur diye düşünüyordum.

    Yazım bayağılıkla eleştirilebilirdi, ben öyle bekliyordum. Oradan da asıl konu dil konusunu tartışabiliriz sanıyordum.

    Sanat ve edebiyat ne içindir?

    Hiç düşündünüz mü? Neden olmazsa olmaz uzuvlarımızın isimlerini kendi dilimizle konuşamıyoruz?
    Başa (S) harfini koymamış olsaydım hiç itiraz eden olmayacaktı. Çünkü sansür kurulu öyle kabul etmiş.
    Ya da Penis demiş olsaydım yine tepki gösteren olmayacaktı.

    Peki hiç düşündünüz mü, biz kendi dilimizde söyleyince bize suç oluyor. Penis hangi ülkenin ana dili ise, onlar kendi ülkelerinde suç mu işliyorlar. Suç olduğu için Türkçesini mi kullanıyorlar?
    Nedir bu bizim kendi dilimize düşmanlığımız?

    Bunun erkek hastaya bakıma girmeyen kadın hemşireden farkı nerede?

    Edebiyat ve sanat da tıp gibi bir bilim… Hem de dilimizi geliştirme gibi bir sorumluluğu vardır edebiyatçıların.

    Sanatın en önemli görevi ‘tabu’ları yıkmaktır.

    Freud bütün baskılara rağmen, lanetlenmesine rağmen araştırmalarına devam etmeseydi, gericiliğe karşı direnmeseydi, bu gün psikanaliz diye bir şey olmazdı.

    Rabellas; yakılma ihtimallerine karşı direnmeseydi karnaval diye bir eğlence olmazdı. Biz hala yanmaktan korktuğumuz için gülemezdik.
    Ve hala gülmekten dolayı hakaretten kurtulabilmiş değiliz. (hala gülen kadın, aranan kadın biliniyor… gülen erkeğe o. Kadın gibi gülme deniliyor)

    Kendi diline sahip çıkamayan başkalarının diline saygı duyabilir mi?

    Cinsel organlar üzerine bu kadar baskı olmasaydı şimdi mutsuz evlilikler olmazdı.
    Töre yasaları kadınları ölüme mahkum edemezdi… Bunun çözümü polis yardımı almak değil insanların kendi vücutları üzerinde söz sahibi olabilmelerinden geçer…

    Kendi dilimize kendi vücudumuza kendi düşüncelerimize sahip çıkamazsak başkaları onlara sahiplenir ve biz onların istekleri doğrusunda kullanılırız.

    Bu da bize insan olarak değil, mal olarak piyasada değer kazandırır.


    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta