Kuşkusuz öncelikle hikâyecidir Oktay Akbal ve çok genç yaşta, henüz sakalı-bıyığı doğru dürüst çıkmadan, hikâyeleri dönemin gazetelerinde yayınlanmıştır. Sait Faik’in izini sürdüğü kadar Sabahattin Ali etkisi de vardır bu ilk yapıtlarında; nitekim benim için, bu iki güçlü hikâye ırmağının birleştiği yerden çıkan bir koldur Oktay Akbal’ın hikâyeciliği. Kendi sesini bulan, lirzmle yıkanmış bir dil işçiliği ve özeniyle.
Kurucu edebiyatcıların tipik özelliğini gösteren Akbal, hikâyenin dışındaki edebî türlerde de ürün vermiş, verimli olmuş, anı, günce, deneme ve roman (belki novella demek gerek!) yazmış. İlk zamanlarındaki şiirlerini, yazarlığının yanı sıra gazeteci, köşeyazarı olarak da varlığını sürdürmüş olduğunu ekleyelim; yâni yazmayla yıkanmış yetmiş beş yıla yakın bir süredir söz konusu olan ki anlatılması, incelenmesi sayfalar sürer.
Hayaller Sokağı
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta