Romancı Sabahattin Ali Şiiri - Yorumlar

Atilla Birkiye
155

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

“Sabahattin Ali Türk edebiyatının ilk inkılâpçı-gerçekçi hikâye­cisi ve romancısıdır. (...)
“Sabahattin Türk nesrinde bir mektebin başıdır, başlangıcıdır. Sabahattin’in Türk nesri üzerindeki, bilhassa Türk hikâyeciliği üs­tündeki tesiri büyüktür, hayır­­lı­dır. Türk edebiyatının halkçı, de­mokrat, emperyalizm düşmanı, toplumcu ko­lu, bir kelimeyle, Türk edebiyatının ilerici yazarları kendi aralarında Sabahattin Ali gibi bir yazarın bulunmasıyla onun sağlığında da övündüler, ölü­münden sonra da övünüyorlar ve övünecekler...” (Nâzım Hikmet) .
Sabahattin Ali öldürüldüğü zaman henüz kırk bir yaşındaydı ve ardında önemli bir yapıt toplamı bırakmıştı. Bu, hem nicel hem de nitel olarak Türk düzyazısının ana bir damarıdır. Kuşkusuz bu damarın en önemli ve belki de onu o yapan, onun hikâyeciliğidir. Onun hikâyeciliği gerek Türk edebiyatında gerekse dünya edebi­yatında yankı uyandırmış ve kürsü kazandırmıştır. Nitekim Nâ­zım Hik­met de o zamanlar bu gerçeği saptamıştır: “Bana öyle geliyor ki Türk hikâyeciliğinde Sabahattin Ali, sosyalist realizmin ilk habercisidir. Ve kendisinden sonra, edebiyatımızda sosyalist realizmin eserlerini yaratacak olanlar, ona çok borçlu olacaklar­dır.”
Ama yine de -bence- Kuyucaklı Yusuf’un yeri, onun “toplamı” içinde bambaş­kadır. Bilindiği gibi bu yapıt onun 1937’de yayımla­nan ilk romanıydı. Yine Nâzım Hikmet şöyle der: “... Kuyucaklı Yusuf romanı, bazı mânasız romantizm elemanları ihtiva etmesine rağmen, Türk romanı tarihinde yine bir merhale teşkil eder. Türk edebiyatında, bir kasabacığının ve kısmen köylülerin hayatı, bu kadar büyük bir kuvvetle ilk defa olarak tasvir ediliyordu. Hattâ mürteci münekkitler bile, eserin bediî kıymetini itiraf etmek mec­buriyetinde kaldılar...”
Kuyucaklı Yusuf’ta Sabahattin Ali, yüzyıl başındaki Türkiye’nin genel görü­nümünü, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerini, bir köy-kasaba ortamında vermiş; ağalar, zenginler ve güçlüler karşısında esnaf, yoksul gibi, gerek paraca, gerekse de ‘mevki’ ola­rak güçsüzlerin çaresizliğini ve yenilişini; zengin sınıfların ahlak­sal çöküşünü, tabii giderek Osmanlı düzeninin çöküşü­nü ve dü­zenbazlıklarını tarihsel bir bakış açısından anlatmıştır. Kuşkusuz daha önce de Yakup Kadri’ninYaban, Reşat Nuri’nin Yeşil Gece gibi köyü ve kasa­­bayı anlatan romanlar vardır. Ama Sabahattin Ali, sosyalist gerçekçi bir çizgi­ye yaklaşmış, yaşamın diyalektiği­ni, çelişkileri kavramış ve bu bağlamda da roman gerçekliğine aktarmıştır. Yani, romanın içinde ele aldığı dönemin tipik­liğini gerçekçi bir açıdan izlemiştir. Nitekim, romanın başkişisi Yusuf bunun en güzel örneğidir. Sabahattin Ali’nin Yusuf’u roman başki­şisi olarak seçmesi ya da çizmesi, onu hapishanede tanımış, başı­na gelenleri dinlemiş olmasından değildir yalnızca. Yusuf köylü­dür ve Sabahattin Ali Türk halkının tipikliği olan köylülüğü, gerçekçi bir romancı, yazar olarak özellikle tipikleştirmiştir. Evet, Sabahattin Ali’nin yaşadığı dönemde de ondan sonra da uzun dö­nem, köylülük Türk halkının tipik-olanıdır. Nitekim Sabahattin Ali’nin hikâyelerinin bir­çoğunun da köyde geçmesi, köyü ve köylü­yü anlatması onun halkçı, ezilenin yanında olmasının yanı sıra, hiç kuşkusuz bu tipikliği kavramış oluşundadır.
Yusuf tipi, Türk romanının gerçekçi çizilmiş ilk ve en önemli kişilik­lerinden biridir. Kanlı canlı, yaşayan, kaba çizgilerden kurtulmuş ve dünya klasiklerin­deki tipik “kahraman” özelliklerini taşıyan bir başkişiliktir. Romanın en önem­li yanı, yani Sabahattin Ali’nin us­talığı da buradadır.
Sabahattin Ali, romanı ve hikâyeyi hiç kuşkusuz çok iyi biliyor­du. Onun ro­man kişiliklerine baktığımız zaman, hemen hepsinde başarılı olduğunu ve “ti­pik”liğe yöneldiğini görürüz. Aynı şekilde, hikâye kişilerinde ölçüyü çok iyi bilen Sabahattin Ali, onları tipikleştirmeye hiç yönelmemiştir. Belki “Yeni Dünya”da bu iş bi­raz tipikliğe doğru gitmişse de yazar bizi “Yeni Dünya”nın içine sokmaktan uzak tutmuştur. Yaşı geçmiş çengi “Yeni Dünya”nın iç dün­yasını bize vermeye çalışır; ama hep, yukarıda sözünü etti­ğim roman ile hikâ­ye ölçüsünü çok iyi ayarladığından, biz yine “Yeni Dünya”ya uzaktan bakarız.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta