MADENCİ FENERİ SÖNMEYECEK
İŞTE MADENCİ İŞTE SENDİKA
MADEN OCAKLARINDA CAN GÜVENLİĞİ
Yürüyüşten evlerimize döndük ama grevin bitip bilmediğini henüz kimse bilmiyordu,grev gözcülüğü nöbetim nizamiye girişindeki geçitteydi, nöbet tuttuğumuza göre demek ki grevde iki tarafın anlaşması kesin bir sonuca bağlanmamıştı, ama akşam sabah biteceği belliydi, Atölye geçidin hemen yanı başında Zait 25 denen ocağın bakımı için amirleri birilerini görevlendirmişler çalışıyorlardı, bant ve silo başında ustaların çalışmasını olduğumuz yerden görüyordum, müdahale etmek aklıma bile gelmedi hatta mudahele edebileceğimi bile bilmiyordum. Kulübede ki güvenlik görevlisi ile içeride muhabbet ediyorduk, grev komitesinden iki tane arkadaş gelip bana senin görevin burada ne diye sordular, ve çalışanlara neden müdahale etmiyorsun dediler ben onlar bakım onarım ekibi dediysem de ne olursa olsun "grev hâlâ sonuçlanmadı grevin bittiği resmen açıklanana kadar kimsenin iş sahasına girmesine çalışmasına izin vermeyeceksin" dediler, beraber çalışan işçilerin yanına gidip, her ne yapıyorsanız kim emir verdiyse işinizi bırakıp iş yerini terk etmeleri için rica ettiler işçi arkadaşlar itiraz etmeden işi bırakıp gittiler. O gün grev boyunca tuttuğum ikinci nöbetimdi bir nöbetim daha vardı onu tuttum bir tane nöbetimi tutamadım. Yaptığımız grevin bittiğini ertesi günü iş başı yapacağımız haberi gelmiş 39 gün sonra işimizin başına dönmüştük. Grevden sonra ücretlerimizde hatırı sayılır bir artış oldu, herkes işinde gücünde rutin hayatımıza devam ettik. Bizimle birlikte,ekonomisinin büyük bir çoğunluğu işçi maaşlarına bağlı olarak işleyen kent ekonomisine büyük bir rahatlama gelmiş, yavaş yavaş özel araç sayıları artmaya başlamıştı. Yakın civardaki işçiler işverenin olumlu bakmamasına rağmen işçi yurtlarında yatmayı bırakıp kiraladıkları araçlar ile köylerine kasabalarına gidip geliyorlardı. (pasolu) zaten bu sıralarda Bulgaristan'ın Türk soydaşlarımıza etnik baskı yapıyor bunun sonucunda ülkelerini terk etmesine sebep oldu tarihi boyunca kendi soydaşlarımızın ve diğer milletlerin sığınacak limanı gibi ülkemize büyük göç dalgaları başladığı için işçi yurtları boşaltılıp yerine bu soydaşlarımız yerleşmişti. Balkanlar'da git gi milliyetçilik hisleri kabarıyor seslerini yüksetmeye başlamışları. Gittikleri mesafe 80 km den fazla uzaklıkta olan bile vardı bu mesafe şimdiki yollar göz önünde tutulur ne var bunda denilebilir ama zamanın yol ve araç, durumuna baktığımızda iki, iki buçuk saatlik zaman demekti, üstelik araç her evin önüne gelmiyor merkezi bir yerde bekliyordu, araca ulaşmak için ortalama 20 dk 40 dk arasında yaya olarak yürüme mesafesi demekti, bu eziyete rağmen guruplu işçilerin çoğunluğu evlerine gidip geliyordu. Köydeki bizim evimiz ise anam babam öldükten sonra kapısını açan yoktu ancak düğün bayram cenaze olduğu zaman en fazla üç beş gün kalıp dönüyorduk, maden ocaklarında dört kardeş daimi işçi olarak çalışıyorduk, büyük ağabeyim guruplu olarak çalışıyo ama onunda evi ayrıydı. Evimiz yalnız olduğu için tarla ve bahçe bostanlarımız ekilip biçilmiyor, avlası sınırı evleği kayboluyor kaybolmak üzereydi. isyeri ile ev arasında geçen zaman çok fazla olduğu için işçiler, yeteri kadar dinlenemiyor dolayısıyla iş verimliliğini etkiliyordu.Bir hafta sonu izinimde köyüme pasolu araçlar ile gittim, akşam evimde kaldıktan hava ağarmadan çiseleyen yağmur altında arabanın bulunduğu merkez mahalleye doğru yola çıktığımızda hem üşümüş hem biraz da ıslanmıştık, aracın içine girdiğimizde koridor tarafındaki koltukların hepsi dolu cam kenarında ki koltuklar ise hepsi boştu, önce anlam veremedim ama araç hareket ettiğinde cam kenarlarından içeri giren rüzgardan o kadar çok etkilendim ki iş yerinde öğleye doğru çalışamaz derecede halsizlik vurunca amirlerime söyleyip dışarı çıkıp acil pollikinlik desteği almak zorunda kaldım. Grev sonrası işçilerin arasında sözleşmeden aldığımız hakların çok güzel olduğunu söyleyen de vardı hiç memnun olmayan da hatta şimdiki ücretin çok üstünde maaş isteyen arkadaşlar da vardı. Mahallemizin eski madencilerinden baş madenci büyüğümüzün, kalem kağıt ile hesap yapıp yürüseniz de yürümeseniz de verilecek zamlar bu maaşlarımız bu olacak diye söylediği rakamlar hemen hemen aynıydı. İş yerlerinde disiplin giderek kayboluyor ama kimse de müdahale etmiyordu, ama sözleşme zamanlarında söz konusu işçi ücretleri olduğu zaman, kurum zaten yılda şu kadar zarar ediyor seneye zarar şu kadar olacak sonraki senelerde şu kadar v.s diyerek, üzerine el altından işçi çıkartma özelleştirme kapatılma söylemleri yayılarak piskolojik baskıdan geri kalınmıyordu. Gücünü çeşitli çevrelerden alan çok kişinin işe gelmeden yevmiye aldığını hatta iş yerine hiç uğramamış kişilerin bile kurumdan emekli olduğu söyleniyordu, Sendika konferans salonunda kurumun sorunları tartışırılırken, STK'lar siyasetçiler muhtarların esnaf odalarının meslek örgütleri sendikalar,halkın v.s katıldığı geniş çaplı katılımda devletimizin bir bakanı kurumdan azımsanmayacak rakamı işe gelmeden maaş alanların olduğunu söylemişti, bunun yanında iş yerinde verimli olmayan mesleği dışında rahat mesleklere geçip yan gelip yatmak ile yevmiye alanlar cabasıydı. Ama kurumun nazik durumları olduğu zaman maden ocağında kelle koltukta kazma kazan domuzdamı çeken arında ilerleme yapan yol marangozluğu yapan elinden mortüfükumoru, kazmayı, baltayı düşürmeyen işçi ile aynı statüde yer alıyordu. İş yerinde deli lakaplı bir arkadaşımız çalıştığı alandan uzaklaşmış yanımıza gelmişti, sıkıntısı olduğu belliydi ne olduğunu sorduğumuzda yanında çalışan amelesine ambar kapağını açıver dediğinde bana kapağı aç diyemezsin kapağı açar mısınız diyeceksin diye kafa tuttuğunu anlatmaya başlamıştı. Ortalıkta bunca söylemler varken bir de bu gibi vakalarda çalışanların moralini bozuyordu. Çocuklar yetişmiş birisi lise birisi Orta okulu bitirmiş başka okul okumamışlardı, çoktandır maden ocaklarına bizim zamanımızdaki gibi maden ocaklarına fazla işçi de alımı yoktu 55 000 maden işçisinin sayısı 30 000 ler civarında idi görünürde işçi alımı yoktu aslında 24 Ocak 1980 alınan ekonomik kararlar çerçevesinde alınan 12 Eylül 1980 askeri darbe sonrası uygulanan kararlardı. Yaptığımız yürüyüş ve zamanın hükümeti aleyhine atılan slagonlar ve verilen demeçlerin de tabiki etkisi vardı. Asıl sorun herkesin bildiği fakat dile getirmek istemediği kendim de dahil amiri memuru işçisi yer altı yer üstü işçisinin yeterince iş disiplinine sahip olmamasıydı, ve malesef siyasetçilerin buna seyirci kalmasıydı.Hangi görüşten iktidar gelirse gelsin İlk önce kurumdaki delege ve üyelerinin istek ve taleplerini çözümlemek oluyordu, bir alamete doğru gidiyorduk. İşçi servisi yapan trenler kalkmış yerine kamyon ve otobüsler konmuştu ama çoğu yerleşim yerlerininki iptal olmuştu eskiden dağıtılan elbiselik kumaş kuru kumanya gibi sosyal haklarımız da yok olmuştu, sonun başlangıcı durağına gelmiş süreç başlamıştı şehirde panel ve açık oturumlar oluyur üniversitelerin rapor üstüne raporu muhalefet partileri iktidar partilerinin vaatleri havada kalıyordu.
Kayıt Tarihi : 27.11.2022 13:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!