Beceriksiz mi desem, acımasız mı desem
Bittirtmedi yemeği döktürdü kalanını!
Vakit genişti lakin bırakmadı ki yesem!
Yetirtmedi aç koymuş, çektirdi gelenini!
Öğle vakti acıktık, kim ne etsin çorbanı?
Suyu da esirgedin deldiler mi kırbanı?
..
Rize’ye gelince gönlüm şad oldu,
Yeşili bir başka, yağmuru başka.
İçime hüzünle yorgunluk doldu
Özlemi bir başka, hasreti başka.
Dört gün geçti aradan yağdı hep yağmur
Yağdı ama etrafa dolmadı çamur
Çayı, bezi hem de satılır hamur
Güneşi bir başka, havası başka.
Dostluklar oluştu, kültür birleşti
Edirne, Kars, Adana hepsi eşleşti
Öğretmenler kursta bilgi paylaştı
Rize’nin halleri, dilleri başka.
Hizmet içi dedik toplandık burada
Fayda olsun dedik, memleket yurda
Çok şeyler öğrendik güzel diyarda
Kursiyeri, hocası, müdürü başka.
Halaçoğludur namım bilin
Mutlu olun, şad olun, gülün
Niğde diyarına buyurup gelin
Çayeli bir başka, dostluğu başka.
Mehmet Esat HALAÇOĞLU
16/07/2009
..
Besim Tibukoğluna
Doğu Karadeniz; sınıra yakın bir vadi,
Kaçkar dağları üzerinde özgür, uzanır,
Üç tarafı da yeşil, tepelerle çevrili,
Kışları kar; yolları kapatır, yöre mahsur...
..
Rize'de gök mavi değil.
Gökler yeşile çalar rizede.
Suları yeşil akar,gölleri yeşildir.
Etrafa bakıp duran gözler yeşildir.
Rize'de deniz ne mavi ne karadır.
Maviyle yeşil kucaklaşır Rize'de.
..
Yorulmayı bilmeden Türkiye yi de gezin,
Meyvelerini yiyip güzellikler görün.
Görmüş olduğun halin resimlerini çizin,...TR
Yurttaşımla tanışıp devranlarını sürün
Adana kebabını yiyen insan doymuyor,
Öyle yiyişi var ki denen sesi duymuyor,
..
Hayalimde yatan,
Odessa'da minnacık bir dükkân.
Potemkin zırhlısı filminin,
çevrildiği merdivenlerin..,
Pek te uzağında olmayan
ufak.., Gelenlerin,
ufak alışverişler yaptıkları,
..
Geniş bozkırına bahçe bağına
Dağların örtüsü ormanlarına
Kırlarda zıplayan kuzu tay'ına
Hayranım Türkiye'm hayranım senin.
Bacımın göznuru halı kilim'e
Düğünde söylenen türkülerine
..
Her tonu ile yeşilin
Boyamışlar tüm doğayı
Bak çevrene hep görürsün
Orman ile yeşil çayı
Kızılağaç, selvi, gürgen
Ormanında çok görünen
..
Petek petek kovan kovan balları,
Asmaların uzun uzun dalları,
Bağlarında yeşilleri alları,
Deste güller, goncasıdır Rize’nin.
Yağmuru bol, suyu boldur Rize’nin,
Huzur bulur turist olup gezenin.
..
Değirmeni döndüren su değil mi
yüreği bildiren ibadete eğimi
kahrından ölene şehit denir mi
bu vatan kimlere kucak açmadı,
açtığı kucağa ana olmadı...
Bir umut yüküdür kalp bu koynumda
..
Köyümün adı: Silyan,
Kalkandereye bağlı.
Daim bir karar kalmaz,
Dünyada insan hali…
Hani nerde Silyanlım;
Köyümüzü kuranlar?
..
ŞEHİRLERİMİZ
Türkiye’ nin illeri
Fetheder gönülleri
El ele verelim ki;
Gidelim hep ileri
..
Gönül bahçesinde açan çiçekle
Bir uçtan bir uca dolaşam dedim.
Hürriyet aşığı bembeyaz renkle
İlimden ilime dolaşam dedim.
Adım attım toprağına kurbanım
Sulamıştı bunca yıllar al kanım
..
Gösterirken takvimler,
İki bin yirmi üçün Yirmi Dokuz Ekimini,
Sardı merak kimini,
Kimini neşe.
Karanlıkları eritip,
Bir türkü gibi gelince seher,
Dalgalandı ufuklar,
..
Koy masaya derdini, kopar hüznü dalından
Anlat bana kendini, damıt özü balından
Kır feleğin fendini, buse çal ayalından
Kağıt elde dillensin, aşk ne demek yazalım
Kalemi coşturalım yardan çiçek gelende
Hesapsız koşturalım goncası serpilende
..
Merhaba Sevgili Dostlar
Bu öykü Hikayemiz:
ŞEHiDiN ÖYKÜSÜ - KINALI KUZU CEMAL – 1 –
(mp3 lü SESLi ÖYKÜ)
..
İlk İntihar Girişimi
Ortada geçerli bir neden bile yoktu. Beyba, anaya birdenbire vurmaya başladı. Tokatlarken tokatlarken yumruklamaya başladı.
Ana zavallıydı, savunmasızdı, desteksizdi. Sadece ağlıyor, kaçıp kurtulmaya çalışıyor, konu-komşu duyar korkusuyla acılarını içine sindiriyor fakat çığlık atmıyor, çığlık atmamak için dişleriyle dudaklarını ısırıyordu. Yanaklarıyla sağ gözünün çevresi mosmor olmuştu ve burun deliklerinden ağzına aşağı ince kan çizgileri yürümekteydi. Saçları darmadağınıktı. Nereye çarptığını, nasıl yaralandığını bilemediği dirseği kanıyordu ve kanlı yarayı korumak için avucunu dirseğine kapatmaya uğraşıyordu.
Saldırılarına kısa bir ara veren beyba, bu kere, kendisi için hazırlanmış bulunan yemek masasından öfkesini çıkarmaya girişmişti. Yemek dolu porselen tabakları, kaşığı, çatalı, bardağı, tuzluğu, biberliği, peçeteyi, ekmekleri, örtüyü ve eline herne geçerse onu, görülmemiş bir kızgınlıkla duvarlara savuruyor, yerlere çarpıyor, kapılara, pencerelere fırlatıyordu. Odaya bir insan girmemiş, bağlarını koparan bir boğa arenaya dalmıştı. Sular, çorbalar, yemekler duvarlara duvarlara savrulup çarpıp yerdeki tertemiz kilimleri bemberbat ediyor, merkezden çevreye çatal, bıçak, kaşık, bardak, peçete, kürdan yağıyor, isabet alan pencere camları kırılıp şangırtılarla yerlere yayılıyordu. Oda bir anda savaş alanına dönmüştü. Beyaz duvarlardaki kırmızı salça lekeleri kan izlerini andırıyordu. Yerler yemek suları, salçalar, yemek artıkları, cam kırıkları, bez parçaları, marullar, zeytinler, peynirler, ekmekler içindeydi. Canevine öfkenin elattığı her şey biçimini yitirmiş, her şey kendisi olmaktan çıkmıştı.
- Domates çorbasından ve nohut yahnisinden ölesiye nefret ettiğimi hala daha öğrenemedin mi, salak? .. Sana kaç kere daha söyleyeceğim; “Benim önüme bu evde domates çorbası ve nohut yahnisi gelmeyecek.” diye.? .. İnsan bu kadar mı aptal olur? .. Ne zamana kadar yiyeceğim ben nefret ettiğim yemekleri? .. Seni saçlarından kavrar kavramaz öylece kapının önüne koymam için mi zorluyorsun beni? .. Öyle bir şey yaptığım an, yandığının resmidir… Gidecek ve sığınacak fare deliği kadar bir yerin bile yok… Nereye gideceksin, kimlere sığınabileceksin? .. Tıpkı bir karabasan gibi, yaşam boyu çullanmışsın sırtıma… Çalışmayan kadın, ev kadınından başka bir şey olmayan kadın ne işe yarar? .. Çalışıp kazanmadığın bir yana, benim çalışıp kazandıklarımı da heder edip duruyorsun… Daha ne kadar dayanabilirim buna? ..
Beyba, yerlere, duvarlara, kapılara, pencerelere öfkeyle bakınıyor, gördüğü manzaralar karşısında yeniden kendini yitiriyor, anaya yeniden sille-tokat saldırıyor, savunmasız kadının kısık haykırışları alt-üst olmuş odada yankılanıyordu.
..
Rize'de,
İkinci sınıf bir otel odası
Bir yatak, bir masa, bir sandalye
Ve iki pencere
Yüksekten bakıyor denize
Köşede bir çekmece
..
Çayeli çaylar eli
Bunun neresi bağlaar beni
Yediğimin memleketi
Bilmem ne diye tutar beni
..
Rize’de bir dialog
Huzur gapisine muracat etdum
Ağr ol var midur kayd’un dediler
Nefes nefeseyum, ghil payi yetdum
Sarhoşdun ne zaman aydun, dediler.
..