Hadi toparlan kalıyoruz!
Üstünü toprağın örtemediklerinden
Yolların da uzanamadığına
Hayal gücümüzle
Bin yıl ötesine varsak
Kollarımızı açıp sarılsak
Yüreğimize doldurduklarımıza
Büyükçe bir ateşin yakınında
Koyun koyuna buluşsak
Tokluğun esiri bu kavuşmada
Sakinleşir boş mideler ondan
Vurulmalar da azalır vuruşmalar da…
Bu büyük ziyafetin ortasında
Sarılırız sarılmasına da
Zarafetinden olsa gerek
Sen Soramazsın ama; sana, bana
Anlatırım aklımda her ne varsa
Bin yıl öncesinden diyeceğim;
Yaşananlara dalıp orda kalma
Her korkunun esiri olanlara ama
Sen sen ol da sakın ola kanma..
Yokuş başına kurulurlar
Hep tepeden bakarlar
Kalın duvarlardan atıp
Üstüne bir de aşağılarlar
Her korkunun esiri olanlar…
İnsan artığı çöplüklere bak
Yokluğun eseri bunlar
Varlığın esiri olanlar;
Aranmalar, kaşıntılar…
Kullananlardan mısın
Kullandıranlardan değilse
Kullanılanlardan mı yoksa!
Sarhoş kafanın işi değil bu
Çok fazla ayık olmaktan;
Gerçeğe ayılamamaktan…
Biraz gevşemek lazım
Hamur gibi yoğrulmadan
Kırlara doğru açılmalısın belki
Hasat mevsimine varmadan,
Olmaz. Yerinde sayma adam!
Rüzgar avlamalısın tepelerde
Kar yağdı yağacak üzerimize
O zaman gelirse kesin vazgeçersin
Çıktığın tüm yollardan; varamadan.
Aklına koyduğun ne varsa uğruna
Sevdalardan geçilmez mi hiç
Üç adam boyu da her zaman
Üç adımın boyunu geçmez mi?
Hadi ne duruyorsun,
O koca kara kayayı yerinden oynatsana…
Yılmaz BEKTAŞ
Kpt Yılmaz BektaşKayıt Tarihi : 17.5.2023 20:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!