Saçlarından aşağıya
Dökülen o beyazlar
Birde dağlarını saran
Soğuk tutan o beyazlar
Ve gün ışığı
deniz durgundu hani
hani suskundu mavi..
ve uzaktı martılar
gevrek kokusu yoktu
hava deniz kokuyordu sadece..
tüm koridorlar
aşk susamaktır hayata
sızıya dokunmaktır inceden
çekip almaktır hiddetle
yalnızlığı geceden
aşk tutunmaktır hayata
Sen kırılmış dallarımdansın
Yere düşerken çırpınmış
Sen çürümüş sallarımdansın
Dibe inerken arınmış
Ama ne çare
Teninde izmarit izleri
Omuzunda sütyen askısı
Kolunda altın vuruşa çeyrek var
Dudağında ruj izleri
Dilinde sübyan şarkısı
Boncukları dağıldı tezbihinin
Paltosu düştü sırtından
Elini atsa beline....boş
Kalemi kırıldı bu kabadayının
Ne rajon işe yarar
Doymadım daha sana
Gitme ne olursun
Çılgınlar gibi bana
Sarıl ne olursun
Daha içecek kadehlerimiz var
Elimde kalan yıllardan sonra
Sıkılmış portakal suyunda yalnızlık
İçsek sarhoş olunmaz......rakı değil
Gece meyhanesi bu oturduğum
Müzik duvarların çığlığı
Kalbimde şamranaltı sızısı
Göğsümde boğuluyor Dilara
Parçalansın bu kafes
Bu sürgü kırılsın
İpek yolunda otobüs yürüyor
Dursun aman gitmesin
Yanlızım
Yanlızlıksa bu
Yanlızca dar iken dünya
Gözlerimin hüzünlü bakışında
Nereye düşeceğini bilmeyince o damla
Kayboluyor işte o anda koca kalabalıklar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!