Resmin Öteki Yüzü…(Düz Yazı)

Naime Erlaçin
955

ŞİİR


43

TAKİPÇİ

Resmin Öteki Yüzü…(Düz Yazı)

-Bundan önceki yazıyı okumadıysanız eğer, bunu da “es” geçin lütfen! ...

Bir öncekinde sizlerle aşk hakkında konuştum. Aşkın büyüklüğünden söz ettiğimi mutlaka kavradınız. “Aşk ölümsüzdür” dedim. İnanan inandı; tereddütleri olanların kafası iyice karıştı; inanmayan ise “kadın palavra atıyor yine” dedi. Hatta, eminim “vah vah, bu da böyle bir rüya görüyor işte! ” diyenler bile oldu. Oysa farkındaysanız vefasızlıktan, ikiyüzlülükten, ihanetten, derin yaralanmalardan, aşka rağmen geri dönüşümsüz yanlışlar yapıldığında sevginin örselenmesinden hiç söz etmedim. Alice 'Harikalar Diyarında” idi. Biz de onunla birlikte dolaştık.

Şimdi, birer emekçisi olduğumuz dünyamıza daha geniş ve evrensel bir pencereden bakalım.Yazın sanatında şair veya yazar, kalemiyle bir sihirbazdır adeta. Duygu ve düşünce ile insan arasında iletişim kuran bir şamandan farksızdır o. Bundan da önemlisi istediğiniz düşü sunabilir size. Ömür boyu aradığınız romantizmi veren veya acılarınızın izdüşümlerini keşfedebileceğiniz bir mazoşizm kaynağı olabilir. Kış uykusuna yatmış tensel arzularınızı kolayca canlandırabilir. Hayal aleminde uzun ve keyifli bir gezintiye çıkarabilir sizi. Şiir ortamı böyle bir amaca çok daha uygundur. Orada mantıklı olmak zorunda değilsiniz çünkü. Düşler aleminde ise her şey mümkün. Duygu verildiği ve alındığı sürece işler yolunda gider.

Kablolar birbirine sürtüyor değil mi? “Bir yerde kısa devre var” dediğinizi duyar gibiyim!

Defalarca soruldu bana. Şiirleri nasıl yazıyordum? Bu veya şu şiirde kime sesleniyor, ne demek istiyordum? Kendimi bir odaya hapsederek, bir tür izolasyon sonucunda çektiğim acılardan mı yaratıyordum onları? Tanıdığım kişileri mi yazıyordum?

HAYIR! Kişi ve olayları yazmışsam eğer, bir ithaf vardır mutlaka. Hayat hikayelerinden yararlandığım doğrudur ama yazının bir tür özel mesaj yöntemi olmadığını unutmamak lazım. Bunun için pekala posta kutuları, mektuplar, SMS’ler, vs. kullanılabilir. Profesyonel anlamda bu işten para kazanmayı reddetmiş biri olsam da profesyonel ruhlu ve araştırmacı bir yazarım ben. Şair ise hiç değilim. Şiire olan saygım o denli büyük ki, bir gün bile şair olduğumu söylemedim. Ancak ne türde olursa olsun “yazı”nın onuruna, haysiyetine ve bir anlamda kutsallığına inandım daima.

Şimdi bu sözler de kafanızı karıştıracak, biliyorum….

Sıkça vurguladığım gibi, yazar aklına ne koymuşsa onu yazabilmeli. Bunun için gerekli olan konsantrasyon ve altyapıya ulaşmak onun görevidir. Bazen gerçekleri beyninize vuran bir tokmak; bazen bir rüya satıcısıdır o. Rolünü oynar ve setten çıkar gider. Sadece kötü oyuncular rollerinden etkilenir ve kimlik değişimine uğrarlar. Yazar önyargısız, soğukkanlı, planlı ve programlı hareket etmek zorundadır. Cenazesi olduğu gün mizah yazabilmelidir o. Veya kahkahalar atarken okuru ağlatabilmeli…Yararlandığı her kaynağı bir biçimde (tırnak işareti, imza, dipnot, kaynakça, ithaf, vs. olarak) belirtmek mecburiyetindedir. Yazının haysiyeti “hoşuma gitmişti, aldım ve kullandım” tarzında bir açıklamayı asla affetmez! Yazının sorumluluğu öncelikle kendinedir. Belirli bir tutarlılık ve seviyeyi muhafaza etmek gibi. Bu yüzden mutfakta kotarılmış her iş, diğerlerinden ve özellikle de yazardan ayrı tutularak değerlendirilir. En azından profesyoneller böyle yapar.

Nitelikli bir yazıyı nasıl üretebileceğiniz konusunda yardım alabilirsiniz. Yazım hatalarınızı düzeltebilirsiniz. Bu işin temel öğesi olan yazının aslı, duruşu, tutarlılığı, etiği hakkında ise nedense pek konuşulmaz. Ama doğaldır. Talebin olmadığı yerde arz’ın ne işi var? Söylemeyi değil, alkışlamayı veya yermeyi; yaratmayı değil ama tüketmeyi; tüketirken de durmaksızın konuşmayı ve tartışmayı seçmiş bir toplum olmamızdan mı kaynaklanıyor bu eksiklik acaba? Ve bunun için mi yazara yalnızca özel duygularını dile getiren kişi ve eserlerine de birer “günce” olarak bakılıyor ki sonuçta evrensel panoramayı göremiyor ve resmin öteki yüzünü gözden kaçırıyoruz?

Bakın “aşk”tan nerelere geldik. Profesyonel ruhlu bir yazar, size aşk veya başka bir konuda sayısız denemeler (essays) verebilir ve sizi arzuladığı her yolculuğa götürebilir. Şimdi oturup size “Aşk kısa ömürlü bir illet, doğal bir felakettir” başlıklı bir yazı yazabilirim. Ölmez dediğim aşk için, başlığı “Ölü Aşk” olan bir lanetleme yazısı sunabilirim.

Hemen sormaya başlamayın sakın; “Aslında bunu mu demek istiyorsun, daha önce bize yalan mı söyledin? ” diye. HAYIR; HAYIR; HAYIR! Size (yazıya hevesli gençlere) gerçek yazının ne olduğunu anlatmaya çalışıyor ve farklı boyutlarda düşünmeye zorluyorum.

Yazı kişisel bir tatmin aracı değildir. Şiir de öyle…

”Hani sen bize kişisel görüşüm demiştin? ” diye sorabilirsiniz pekala. YANLIŞ! Yazının gereğidir o. Araç kullanma yöntemidir. Bir tür teknik, yanılsama, illüzyon yaratma, yazıya güç katma veya adını ne koyarsanız koyun, odur işte. Yazarın bilimsel yazılarda olduğu gibi, çok somut gerçeklere dayanmadıkça kişisel görüş belirtme hakkı yoktur. Bunun aslında kişiselleşme gayreti olmadığını fark etmek ise okura düşer. Bir sihir dünyasında dolaştığımızı varsayarsak eğer, oranın sihirbazı olarak ve yine sadece o yazı kapsamında ciddiye alınma; gerekçelerini de belirterek, onaylanma veya yadsınma/eleştirilme hakkı vardır yalnızca...

Her yazı ve şiir, dışarıdaki gerçek dünya ile karıştırılmaksızın; kurgusal bir mantık çerçevesinde ve kendi içinde izlenmesi gereken bir serüvendir. Yolculuk etmeyi becerebildiğimiz sürece!

Hani kısaca ve ek olarak diyorum ki, okuyabilmek de yazmak kadar önemli...

Kalın sağlıcakla dostlar :))

(13 Temmuz 2004) - 'Gençler İçin Denemeler' Dosyasından...

Naime Erlaçin
Kayıt Tarihi : 13.7.2004 12:29:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mehmet Sıdık Dündar
    Mehmet Sıdık Dündar


    'Yazınızı okurken Yazar sevgili Mehmed UZUN'un, 'Aşk Gibi Aydınlık , Ölüm Gibi Karanlık' romanı geldi aklıma. Koca kitaptan, görüşlerinizle örtüşen veya eğer varsa farklı noktaları alıntılayarak yazmak isterdim. Ama, henuz kitabın ilk sayfalarındayım. Aşk, toplumsal ilişkiler içinde bir hücre faaliyeti gibidir. Özü, illegalitel yöne gider. Bakmayın aşk öykülerini ezgilerle, şenlik içinde yaşatılmasına. Gelenek, görenek ve geri toplumsal alışkanlıkları sonucunda aşkı katleden suçluluk psikolojisidir yaşadığı. Aydınlatıcı, öğretici özellikleriniz şiirlerinizde de var. Tebrikler'

    Cevap Yaz
  • Meneviş Köylü
    Meneviş Köylü


    Açikla-MAstral
    .....his, duygu, AşK, soyut.
    mental:düşünce.
    Fizik::))

    evet.. bana bir şeyler karisik geldi. bildiniz.

    sevgiyleyim.:))

    ayni sevgi ve saygilarimla.

    Cevap Yaz
  • Naime Erlaçin
    Naime Erlaçin

    Tabii ki öyle demeyecek ve susmayacaksın Meneviş. Böyle bir isteğim olmadı ki benim!...Üstelik de tam aksini savunurken ...
    Nereye varmak istediğin bana karışık falan gelmiyor. Sana bazı şeyler karışık gelmiş ki, soruyor ve aydınlatmamı istiyorsun. Bu en doğal hakkındır. Söz konusu olan bir şiir olsaydı, böyle bir hak da doğmazdı mesela. Burada bana karışık gelen tek şey, şu 'astral' meselesine nereden girdiğimiz. Yazıda var diyorsun da ben göremiyorum. Ayrıca kaydettiğim 400'ün üzerindeki yazı ve şiirde 'astral' sözcüğünü bir kez bile kullanmamışım. Yazının ruhuyla da hiç ilgisi olan bir sözcük değil ayrıca. Belki de açıklamaları sen yapmalısın:))
    Sevgiyle kal...

    Cevap Yaz
  • Naime Erlaçin
    Naime Erlaçin

    Bu 'astral'ı da nereden çıkardın Meneviş??? Ben de uyumayalım diyorum zaten!...Bizlere kaliteli-kalitesiz ne sunulursa sunulsun; hem okur, hem de yazar olarak yeni arayışlar peşinde olup daha iyisini talep etmediğimiz sürece o arz(sunu) bir işe yaramaz. Yaramayan bir şey de zamanla işlevini yitirir. Arzı anlamlı kılmak taleple mümkündür ancak...
    Bu yüzden kimse bizleri uyandırmayacak. Uyanık kalmak zorunda olan, yine kendimiziz!....
    Bozbulanık görmek var; gerçeği görmek var. Yapmaya çalıştığım şey, yazarlığın ve bir anlamda okurluğun gerçeğine sadece bir ucundan dokunmaktı bugün...
    Sevgiyle...

    Cevap Yaz
  • Meneviş Köylü
    Meneviş Köylü

    peki gerçek ne? 'konuyu gerçeklere çekmeye çalışıyorum.' demissiniz de.. konu astral mi? simdi yani. uyuyoruz biz! ninnimizi söyleyenler var. uyuyanin talebi olmaz. aglamadan olmaz.. degil mi?

    arz sunucularinin çok isi var bence. onca uyuyani uyandirmak... kolay mi!

    açiklama için tesekkur ederim. ama yeterli olmadi.:))

    yazilariniz siilerinizden daha çok ilgimi çekiyor.

    ayni sevgilerimle... hatta saygimla da.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (9)

Naime Erlaçin