demek ki senin ismini kazımışım, cebimdeki bayram harçlığı ile
doğduğum zaman adıma dikilen bir fidanın, incecik gövdesine.
işte ben yeşili bunun için severim, gözlerin olmuş her mevsim
dizlerinin dibinde bir gece bile, yaşanmayacakmış nerden bilirim.
/çimenlerin üstüne, düşmese yapraklar
fil adımlarının sesi duyulmasa uzaklardan/
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Devamını Oku
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Yine farklı ve yürek değerinden özel kelimelerle oluşan güzel bir eser....TAM PUAN.TEBRİKLER...
...
ilk karşılaştığımız kumsaldan, ıssız adalara ulaşıp orada yaşamak.
işte bunun için maviye yazılır yazılarım, her denize benzesin diye
tenimizin tadındaki sırılsıklam tuz, yaşanmamış geceler niyetine.
...
karanlıkların taşı böyle mi çatlar, sabrını tutku çalınca orta yerinden
işte bunun için kırmızıdır bütün düşlerim, kokladığın çiçekler gibi
damarlarımda tıkanmasa ismin, bütün hücrelerime af çıkacak sanki.
Harika bir şiir daha okumanın zevkiyle ayrılıyorum sayfanızdan.Tebrikler...
işte ben bunun için sarı sıcak ağlarım, en yakın yangınımdır hasret
alnındaki saçı düzeltemiyorum ya, esas buna deniyormuş kıyamet.
BU MUDUR KIYAMET ?
EVET BUDUR ...BU ŞİİR KIYAMETİ KOPARMIŞ ...
TEBRİKLERİM VE TAM PUANIM SİZİN İÇİN.
Yaşamın tüm renklerini adeta bir kalaidoskoptan bakarcasına yansıtan, renklerin birbirinin içerisinde akışıyla çıkan armoniden haz almasını bilen ve onun dünyasına (her ne kadar rengarenklerin olamamaktan dem vurmuş olsa da aslında) renklerin içerisinden bakan bir yüreğin sesini dinlemek müthiş güzel. Naif bir dokunuşla işlenmiş dizelerde ön plana çıkan;
işte ben bunun için sarı sıcak ağlarım, en yakın yangınımdır hasret
alnındaki saçı düzeltemiyorum ya, esas buna deniyormuş kıyamet.
dizeleri bence. Zira burada sevgiliye bu kadar yakınken uzağında hissetmek, korkmak, çekinmek şiirin ana temasını destekleyen en güçlü dizeler. Üstelik bunu kırılgan, çekinik bir söylemle başarıyor şair.
Herkes ölecektir mutlaka ama kaç kişi gerçek anlamıyla yaşayacaktır. Yaşamın renklerini doyasıya boyamadan... Tıpkı aşk gibi...
Tebrik etmek, kutlamak, alkışlamak, vs. hepsi bu şiirin ardında yetersiz kalacaktır. Ben susmayı tercih ediyorum.
Sevgi ve saygımla...
Şiiriniz o kadar dolu ki renkler taşıyor sayfanızdan okuyan gözlere derin anlamlar betimlemelerle vuku bulmuş ..Kutluyorum renklerin diline takılmış sevda şiirinizi Cevat Bey
bazen kan damlar kalemin ucundan,bazen şen kahkahalar...bazen mavi yazar,bazen pembeye çalar,bazenbeyaza bakar,bazen siyaha...bazen de yakındır işte böyle gökkuşağına...şiir için ALLAH diyorum,ne denilebilir ki başka...
dogdugu zaman adina dikilen yarinlarin agaci olacak fidanla…
ta cocukluk yillarindayken bayram harcligiyla incecik gövdesine sevilen
bir insanin ( bu bir anne de olabilir!) isminin yazildigi bu fidanin
yesiliyle simsicak sevecen bir insan sevgisinin gözlerinde dört mevsimi
görebilmek…
Dizlerinin dibinde bir gece bile yasanamayan kaybedilmis bu insanin ve
onu sevenin hislerinin hüznüyle basliyor siirin öyküsü…
Daha siirin öyküsünün baslangicinda simsicak sevgiyi ve hüznü, mutlulugun
ve mutsuzlugun resmi ufuk c izgisinden öte bir tabloyla
gözlerinizin önüne serilirken …
Dogdugunuz zaman adiniza dikilmis birer agacin olmayisiyla burkuluyor
yüreginiz…
Bu tablonun güzel sevgi dolu hüznünün düsünü;
henüz yüreginize beyninize kazimaya calisirken…
„ /cimenlerin üstüne, düsmese yapraklar
fil adimlarinin sesi duyulmasa uzaklardan/“
dizelerine takiliyor düsünceleriniz…
Cimenlerin üzerine neden yapraklar düsmesin?
Fil adimlarinin sesi neden duyulmasin uzaklardan?
aralarindaki bag nedir? diye kendi kendinize sormaya basliyorsunuz…
yanitlarini ve baglantilarini henüz bulamadan…
birden;
masmavi bir denizin ortasinda arzuyla kulacladiginiz ucsuzu bucaktan
yakalamadayken…
karsiniza düslerinizde sevdiginizle
karsilastiginiz issiz bir adanin kumsalinda kumdan kalelerin yaninda
buluveriyorsunuz kendinizi…
„Iste bunun icin maviye yazilir yazilarim, her denize benzesin diye
tenimizin tadindaki sirilsiklam tuz, yasanmamis geceler niyetine“
dizeleriyle;
tende kalan tuz tadiyla gercekte yasanmamis/yasanamamis gecelerin
düslerine, yazdiginiz yazilarin renklerine ilmik ilmik bagliyorsunuz deniz
mavilerini…
Fantazi düs yolculugunuz devam ediyor;
deniz kücük ve büyük baliklarin icinde bulundugu deniz gibi bir akvaryum
oluveriyor karsinizda…
Öyle bir dalga geliyor ki derinlerden…
Akvaryumun camlarinin kirilmamasi icin bu derin dalgalara karsi
kendinizi tüm gücünüzle siper ediyorsunuz…
„varsin sular cekilsin ayaklarimizdan, günes altinda soluklanalim
gözlerimiz aydinliklardan ayrilmasin, günebakan cicekleri olalim
iste ben bunun icin sari sicak aglarim, en yakin yanginimdir hasret
alnindaki saci düzeltemiyorum ya, esas buna deniyormus kiyamet.“
dizelerine gectiginizde, biraz önceki dizelerdeki heyecan ve mücadele
yüklü fantazi düs yolculugunuz dinginlesiveriyor birden…
ayaklarinizin altindan dalgalarin getirdigi sularin cekildigini ve
günesin sari sicakliginda dinginlesmeye calisan heyecanin soluklarini
hissederken…
birden,aydinlik umutlari cok sevdigi icin yüzlerini hep günese dogru
dönen Günebakan/ Günes Cicekleri olma arzusuyla gülümsüyor
dudaklariniz…
sevgilinizin alnindaki saci düzeltememenin özleminin isyaniyla,
sevgiye, güzellige, mutluluga, insana yakisir bir dünyanin özlemi sari
sicak gözyaslariyla yakmaya baslarken yüreginizi…
„/sevdaya yuva olmasa,topraktaki catlaklar
kagittan kayik gibi zaman, akip gitse sulardan/“
varolus,yarim kalmis sevdalarla kagittan bir kayik gibi yasam sürecinin
sulardan akip gitmesi ve toprak ananin kucagina dönüsün hüznünü
yasiyorsunuz…
„gelincikler ucuyor tan yerine,yoksa bulutlar mi tutustu ellerinden
karanliklarin tasi böyle mi catlar, sabrini tutku calinca orta
yerinden
iste bunun icin kirmizidir bütün düslerim, kokladigin cicekler gibi
damarlarimda tikanmasa ismin, bütün hücrelerime af cikacak sanki.“
masmavi bir gökyüzünde bembeyaz parca parca bulutlarin elele
tutustuklari, sarisicak bir günesin altinda gelincik tarlasinda yolculugunuzun devam
ettiginin ayirdina varirken….
Sabrin tutkusu, karanliklarin tasini catlatarak düslerinizi kirmiziya
boyuyor kokladiginiz güller gibi…
„Rengarenklerin olamamak“ siirinin adina yüklenen anlam,
sairin tüm gizemli duygu ve düsüncelerini, düslerini, ic sesinin
melodilerini ve de kendine özgün felsefesini icinde sakliyor…
Rengarenklerimizi yasayamiyorsak ta, umutlarimiz düs oluyor
kalemlerimizde…
Kalemler yaziyor; siirlerimize yasanmis / yasanamamis
mutluluk/mutsuzluklarimizi /korkularimizi…
Siirler yazan kalemlerimiz de; umutlarimizi kipkirmizi düslere
dönüstürüyor… gec kalinmis yasamlara inat!…
işte bunun için kırmızıdır bütün düşlerim, kokladığın çiçekler gibi
damarlarımda tıkanmasa ismin, bütün hücrelerime af çıkacak sanki.
İŞTE DUYGULARIN YALIN ANLATIMI
İŞTE ALKIŞI HAK EDEN GERÇEK YÜREK SESİ
KUTLARIM ÜSTAD HER ESERİNİZDE MÜKEMMEL İMGELERLE GÜÇLÜ İFADELER KATIYORSUNUZ PAYLAŞIMA
TAM PUAN VE TEBRİKLERİMLE
...çok şaşkın, çok karmaşık duygularla yazılmış gibi geldi bana... Gel- gitleriniz sizi yormuş...
doğade dizelerle yolculuk bu olsa gerek. Okunması gereken oundukça okunası gelen ve okuyana çok şeyler kzandıran bu güzel dizelerden dolayı kutluyorum sizi sevgili kalem üstadı. saygı ve sevgilerimle. Reşat Karabağ
Bu şiir ile ilgili 145 tane yorum bulunmakta