Bastonu elinde,
Saçları ağarmış ve bükülmüş beli,
Bıyıkları sigaradan sapsarı,
Elinde yeşil kart evrakı,
Yürüyor kentin sokaklarında Remzi dayı.
Beceremediği resmiyetle, dolaşıyor resmi kurumları.
Çocuklarından birisi polis, diğeri doktor,
Almanya’ya gelin verdi küçük kızı,
Büyüğü Ankara’da.
Bir Köroğlu bir ayvaz,
Yaşıyorlar Sakine’siyle yalnız evlerinde.
İhtiyarlık diyor her gittiği yerde,
Gençliğin kıymetini bilin.
On yedisinde evlendi,
Yirmisinde askere gitti,
Ve çocukları oldu.
Sırtında taşıdı tüm yükünü kentin,
Okutmak için çocukları.
Yalnız kalacağını hiç tahmin etmemişti,
Gençlik dolu dizgin akarken,
Elden ayaktan düşeceğini
Ve akan çatının kiremitlerini bile onaramayacağını,
Hiç tahmin etmemişti.
Komşular yardım ediyordu hayata tutunmasına artık,
Bir de Sakine’si,
Hayatının ışığı.
Malı mülkü yoktu yıkık dökük evinden başka,
Tüm kazandığı çocuklarıydı,
Bir çırpıda kaybettiği sonra.
Kayıt Tarihi : 9.11.2021 14:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir bataklığa saplanmış da çırpınırmış gibi,
Nefessiz kalmış da can çekişirmiş gibi.
Çevresine acıdan başkasını vermeyen kanserli hücre gibi,
Kötü huylu bir tümör, dermansız bir dert gibi.
Bitmeyen bir çile; dinmeyen bir acı,
Mazlumun alnında ; acıtan, sancıtan, kanatan dikenli tacı gibi.
Öyle zavallı,
Öyle çaresiz,
Öyle kimsesiz,
Öyle terkedilmiş,
Öyle ezilmiş, büzülmüş
Ve istenmemiş.
Ötelenmiş, ötekileştirilmiş,
Yazık edilmiş,
Ziyan edilmiş
Terk edilmiş,
Mahvedilmiş.
Ömrüm…
TÜM YORUMLAR (1)