Karanlıklar;
Ne kadar ürkütücüdür.
Çaresizliğin bataklığıdır.
İçine ğirdikçe, battıkça batarsın,
Farkında olmadan,
Yavaş- yavaş.
Asırlardır;
Durmadan bedel öderiz.
Nice;
Koç yiğitler ektik toprağa.
Hiç;
Bitmedi sahnelenen, çirkin oyunlar.
Yeterki sancağım düşmesin yere,
Bayrağım yükselsin binlerce sene.
Milletim başını eğmesin öne,
Sakın ağlamayın vatan sağ olsun.
Andımız var idi, ulu Atama,
Aydınlığa küs,
Karanıkta bağdaş kurmuş, oturmuş,
Bir soğan misali,
Sarılmış sarmalanmış
Kula;
Kul olmuş tanrı adına tutsak.
Bir elinde mızrabı,
Diyerinde sazı,
Taş yağmuru altında,
Yürüdü;
Ölüme gülerek,
O büyük yürek.
Çorak topraklara darı ekilmez,
Boşuna yorulur dara düşersin.
El pençe, kul olsan vefasız yare,
Yay ile atılan oka dönersin.
Acı tatlı günlerde dostunu ara,
Usumda;
Tanrı ile sohbet eyledim.
Seyre,
Daldım bu muhteşem alemi.
İlahi;
İhtişama düzene baktım,
Bi gövde de;
Aşılanmış dallarız,
Yemyeşil yapraklarız.
Babam Türk, anam Kürt,
Katmer, katmer,
Kabuk bağlamış aşımız.
Bir zamanlar,
Güzel insanların yurdunda,
Nehirler duru akıyordu.
Ak güvercinler uçuşuyor,
Kuzu kurt'un koynunda yatıyordu.
Gülşen bahçelerinde,
İçimdeki ben;
Seni keşfedebilmek için,
Yıllarımı verdim.
Karanlıkta kör yürürken,
Gönül gözüyle görebildim.
Sığ sularda boğulurken,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!