Durduramadığın zaman denilen nehir
Akar, ayakların ıslanır
Ya da vücudunun herhangi bir yeri,
Bedende kalan bir ıslaklık senelerce...
Ve yaşam sayfasına düşen bir not.
Soru işaretleri, ünlemler, virgüller...
Gecem ve gündüzüm
Bir tuhaf, herşey tuhaf
Ben gül koklarım karanfil kokusu gelir
Asma dalında incir yetişir
Baharı yaşarım kış tadında
Hey sen!
Bir aralar adın yerine
Aşkım dediğim
Söyle bana
Sapasağlam bir duvarı
Gecenin sonu ve hala karanlık
Bense yürüyorum çıplak ayaklarımla gecenin renginde.
Bir elimle tutmuşum ayrılığı sım sıkı
Bir elimdeyse umut ardından gözyaşları.
Dışardayım, yorgun bedenimi taşıyor kaldırımlar
Yürüyorum, yanıbaşımda gökyüzü
Çıkmaz bir sokaksa yazılı kaderin,
Seni kimseler duymuyorsa eğer
Sesin, ayak seslerine karışıyorsa gecenin,
Sabahın olmasını ümitle bekleyebilmelisin.
Kumrular kadar bağlıysa sevdiğine insan,
Söylenmemiş bir sevdanın türküsüdür
Dudaklarda birleşen
Dil usanır sevda usanmaz
Yar deyip deyip feryat etmekten
Değmesin bağrıma desen
Dışarda, akşam vakti
Sokağımın gizli bahçesine sinmiş
Kokusunu yaşatır sigaram
Öksüz doyuran
Özlem tadan şarabımla
Zincirle bağlanmış yüreğim
Tutsak olmuş her zerresi
Kabusa dönmüş gece
İçimdeki donuk sancıyla
Boğazıma düğümlenmiş zehrini döker
Hiçbir şey gizleyemedi ki seni benden
Ne beyaz örtülü yollar
Ne örtüden sıyrılmış zambaklar
Ne de nargile keyfi yaşayan dumanlı dağlar
Çakan şimşeklerle ahbab olduk
Sırf bu yüzden işte...
İncildi karanfiller
Hasretti tüttü sigara
An geldi ve tükendi sevinçler
İncildi karanfiller
Bülbüle şifa idi şair
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!