sahici olmayan kollarda
kül rengi birkaç dudakta arıyorum seni
sevişlerden ne uzakta
ne harabe insanlarla dolu bir yerdeyim
üstüm başım toz
Ellerini uzat bana bu gece ölmeyeceğim
Uyku girmeyecek bedenime
Aç, susuz, sigarasız bekleyeceğim öylece
Seni dinleyeceğim
Konuş
gözaltılar, tanklar ve mavzerler
bak geceye gaz kokuyor
buram buram sevgi, umut ve hüzün
ama en çok özgürlük kokuyor
yağmur bizim için yağıyor bugün
kardeşliğimiz ve aşkımız için gülüyor güneş
Bu kentin en aylak adamına
Ola ki bir yağmur vurmuştur
En su geçirmez günlerde
Üstü başı çamur içinde
Eve doğru yeni bir yol bulmuştur
Ağzında yarım yanan sigarası
belki de son sevdam için doğuyorken güneş
izmaritler yağıyor bana gökten
parmak uçlarım lekeli ve başım değecek artık arşa
saçlarım seyrekleşiyor yavaştan
alkol kanıma karışamıyor
gizli saklı düşlerim elimden tutacak olmuş
hayır gidin beni yalnız bırakın bu yerde
gerçekliğim bana yeter
ben onla varım
karanfiller yas tutuyor cenazem için
ve kuşlar
epey uzaklardan gelen bir sesi takip eder gibi
tanrıçalar diyarında elini tutmaya neden arıyorum ben
düşeceğim yeryüzünden ya da göğüs kafesim kanayacak
ağlamaktan dans edeceğim
geldiğin gün doğan çocuk şimdi ölüdür
simsiyah gözlerine bakmak için heba etti 3 günlük ömrünü
ben küçükken masmavi önlükler giyerdik
okul bahçesi göğe benzerdi
öğle vakti babaannem gelir tutardı elimden
evine giderdik, soğukça bir sokaktan geçerdik
sobayı harlardı babaannem
dedem gece çalışır gündüz sobalı salonda uyurdu
Sen kokusu burnumda kadın
Ne diye göz görmeyen uzaklara gittin
Oysa aramıza şehirler de girmemişti
Yalnızca seni bir düş
Aşkı da basit sanmıştım
Ne şaşalı şeyler hayal etmiştim
Oysa benim tüttürecek bir kelimem bile yok
Büyük şirketlerin ve en zengin adamların şehrinde
Tütün kokulu bir sefalet dışında
Sana verecek hiçbir şeyim de yok
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!