Üstünden düşene sor, yüksek mi? alçak mı? dam,
Ne bilsin acısını, damdan düşmeyen adam...........
kimler için doldu da boşaldı bu saatler,
tükenmeden akacak, durmayacak sanıldı..
emeller, ihtiraslar, boş ümitler, vaatler,
kim kandıysa çok yazık, hep aldandı, yanıldı..
arzu, heves ve neşe, eksiliyor gittikçe,
kalbim bir garip kuyu, benim sözde sahibi,
sözler dilin ucunda, kova bağlı ip gibi...
inip inip çıkıyor, dolmuyor içine su,
yalnız bir kaç damlacık, dudağımın nasibi..
cevapsız bir bilmece, çözülmez sır bu kuyu,
Sahibiyim dediğin bu özel elbisenin,
Pamuktan, yünden değil, topraktandır kumaşı.
Ölçülmüşte biçilmiş, ve mükemmel dikilmiş,
Giydirilmiş üstüne, baştan ayağa kadar..
Bu kıyafet, bu suret, ödünç olarak senin,
Bıktım efendilikten, usandım miskinlikten,
Razıyım çiğ olmaya, tiksindim pişkinlikten........
Akıllı, uslu değil, tam zır deli olsaydım,
Essem, tozsam, savursam, bir sam yeli olsaydım....
Mutluluk bir mum gibi, yandı eridi, bitti,
Öldü neşe ve sevinç, huzurun adı kaldı..........
Elin oldu saadet, mesut gurbete gitti,
Yaşamanın ne zevki, nede bir tadı kaldı.........
cebi delik, sırtı pek, doymayacak kadar aç,
Yarab; fakir kulunu açlara etme muhtaç..
versen bütün dünyayı, daha başka yok mu der,
o kadar büyüktür ki; bunlar bana çok mu der..
Bir ömür; binbir işle, uğraşla,
Hayallerle, ümitlerle oyalan..
Başla, bitir, yeniden başla,
Bir o yöne, bir bu yöne telaşla..
Hiç durmadan yürü, nefes nefese koş,
Gerçi çok yer kaplamaz, cürmü küçüktür ama,
Yokluğunun faydası, varlığından büyüktür..
Artık karı, ziyanı, hesaba katmak gerek,
İnsanlık ormanında, renk renk, cins cins ağaçlar..
İçinde bazıları, kurumuş bir kütüktür..
Odun veya kereste yapıpta satmak gerek..
Yanarak bir mum gibi, eriyor damla damla,
Sönene dek epeyce işim var bu adamla..
Doldu hesap defteri, günahımla, hatamla,
Umarım yargılanmam, müebbetle, idamla..
Ben küçük bir adamım, derdim beni aşıyor,
ESSELAM.....
Sevgili; uzaktaki yakınından VESSELAM!