Ramazan Ateş Şiirleri - Şair Ramazan Ateş

Ramazan Ateş

Basireti bağlı millet,
Gidip reyin verdin yine.
Bu ne uyku, bu ne gaflet?
Gidip reyin verdin yine.

Kurtlu nohut, az makarna,

Devamını Oku
Ramazan Ateş

Bizler Avrupada yaşayan Türk insanları olarak; derdin birini bitirip biriyle boğuşuyoruz. Avrupaya geleli 40 yılı aşkın bir zaman olmasına ragmen bazı meselelerimiz varki kırk yıldır halledilmiş değil ve halende üstümüze üstümüze geliyor.
Nedir bu meseleler?
Mesela halen kendimizi kabul ettirmiş değiliz. Avrupada yabancı, Türkiyede Almancı’lığımız 40 yıldır sürmekte değil kırk yıl dörtyüz yılda geçse değişmeyecek. Sahipsizliğimiz ha keza. Döviz makinası olarak görülmemiz, uyanıklarca sizi zengin edeceğiz diyerek kandırılıp elde avuçta bulunan üç kuruşumuzun kaptırılması, izin yollarında çekilen çilelerimizde sesimizi duyuracak kimsemizin olmaması. Bu meselelerimizi 40 yıldır yurt dışına gelen yetkili yetkisiz bütün makam ve mevkilere anlatmış olmamızda fayda vermiyor. Buna benzer nice dertlerle uğraşa duralım bizi içerden yakan daha önemli meselelerimizde var elbette: Kaybolmak üzere olan nesillerimiz, bozulmuş dilimiz, her geçen gün sayıları hızla artan yıkılmış yuvalarımız, dağılmış ocaklarımız, perişan olmuş yavrularımız.
Bütün bunları yaşarken suçlu aramamız gerekiyor mu peki?
Suçlu arayana tavsiyem eline bir ayna alıp bakmalı. Asıl suçlu o aynada gördüğü bence. Ama biz aynaya bakıp asıl suçluyu bulacağımız yerde işin kolayına kaçıp, karşımızdakini suçlamayı yeğliyoruz. Avrupa ülkeleri Türkiyedeki bir kısım etnik guruplara ana dilini okumaları, ana dillerinde eğitim yapabilmelleri için baskı uygularken; kendi içindeki azınlıkların bu haklarını elinden alıyor. Bizler sayıları milyonları geçmiş Avrupa Türkü bu durum karşısında sessiz kaldığımız gibi, onlara inat çocuklarımızın ana dillerini öğrenmeleri hususunda bir çaba içinde olmuyoruz.
Yıkılmış yuvalarımız, perişan olmuş yavrularımız derken de başkasını suçlamaya gerek yok, asıl suçlu elimizdeki aynada gördüğümüz kişi. Hepimiz şahit olmuşuzdur, yaz döneminde Türkiye’ye gidenler bilir düğünsüz bir gün geçmez. Avrupa Türkleri hazır Türkiye'ye gitmişleyin oğlunu kızını everip mürüvvetlerini görmek ister. İçlerinde gerçekten birbirini sevip sayan, mutlu olan vardır onlara sözüm yok. Ama ya kızın yada erkeğin istememesine rağmen sırf mürüvvet görmek adına zorla yapılan evliliklerin ne kadar ömrü olduğunu ve en geç bir yıl, iki yıl gibi bir sürede ayrılmaların yaşandığı bir yada iki çocukla dul kalan gencecik fidanları görüyoruz ve maalesef bu durum günden güne hızlada artmakta. Peki kim suçlu? Zorla mürüvvet görmek isteyen aynadaki biz değil mi?

Devamını Oku
Ramazan Ateş

Abi bana değmeyin,
Ben sokak çocuğuyum.
Abla üstün pis olur,
Çamurlu ve tozluyum.

Bende güzel anamın,

Devamını Oku
Ramazan Ateş

İster taş al kır kafamı,
Vatan için üzülüyom.
İstersen tut yırt yakamı,
Vatan için üzülüyom.

Ne bir olduk, beraberiz,

Devamını Oku
Ramazan Ateş

İkram eyle, ikram eyle,
Bir tebessüm ikram eyle.
Servet isteyen yok senden,
Bir gülücük ikram eyle.

Dünya sevgi dünyasıdır,

Devamını Oku
Ramazan Ateş

Niye çıkmazlarda, niye bunaldım?
Derdime bir çare bul yeşil gözlüm.
Neden alevlenip, niye ben yandım?
Nedir ki dermanı bil yeşil gözlüm.

Ben sensiz olamam hasretin yakar,

Devamını Oku
Ramazan Ateş

İçimden gelmiyor seninle olmak,
Gönlümün gönlünü kırdın be güzel.
Haz vermiyor artık seyrine dalmak,
Gönlümün gönlünü kırdın be güzel.

Sanmaki bu gönlüm sevmiyor gayri,

Devamını Oku
Ramazan Ateş

Bir ana tanıdım, yüreği güçlü,
Evlatlar yetiştirmiş hepsi ülkücü.
Ne bir hırsı olmuş, nede kaygısı,
İnsana insanca onun saygısı.

Davaya hizmetten gurur duyuyor,

Devamını Oku
Ramazan Ateş

(oglum Alparslan Dolunay'a)

Küçük yigit Alparslan,
Ay gibisin Dolunay.
Sevinçli anan baban,
Hoş geldin sen Dolunay.

Devamını Oku
Ramazan Ateş

İkram, vermek demektir,
İkram, sevmek demektir.
İkram, yetim saçı okşamak,
İkram, tebessümle bakmak.
İkram, hal hatır sormak,
İkram, bir gönül almak.

Devamını Oku