Yeni yılın bu ilk saatlerinde –ki; ayarlı saatler 02.29'u gösteriyordu,- apartman giriş kapısı açıktı. Dört ve altıncı katların salonlarından ışık taşıyordu sadece.
'- Ayyaşlar uyumamışlar hâlâ,' dedi, onu asansöre ulaştıran üç basamağı çıkarken.
Asansör düğmesine basmasına gerek yoktu. Asansör kattaydı. Açtı, girdi. Üçüncü katın düğmesine basacağı sırada yayvan yayvan gülümsedi. Sonra sağ ayakkabısını çıkardı; asansörün kapısını açtı ve kapanmasın diye ayakkabıyı pervaza koydu. Asansör katındaki dairelerin zillerine basarken:
'- Rakı, balık, bir de kayık,' diye, bir makam tutturdu.
İlk bastığı zilin olduğu kapının gerisinden bir ses gelince koşarak asansöre bindi, ayakkabısını çekti aldı; katının düğmesine bastı.
Kapıyı açan karısı önce elindeki ayakkabıya, sonra ayaklarına baktı hoşnutsuzlukla. Onun geçmesi için kapıyla beraber duvara çekildi.
'- Rakı, balık, bir de kayık; bakma hanım alık alık.'
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.