Suyu temizliyor ayakların /gerçek mi gerçek/
savaş pilotu exupery'nin
parmaklarının suya dokunuşudur
çoğalan ibrahimlerle
bir gelecek vakit habercisi
yeniden çizdi kenti
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Şair daha ilk bentte Antoine de Exupery'nin 'Savaş Pilotu' kitabına göndermede bulunuyor.Bunu niçin yapıyor bakalım:
KİTABIN KONUSU:
Savaş pilotu isimli roman ikinci dünya savaşı sırasında Fransız ordusunda pilot olarak görev yapan yazar Saint EXUPERY’nin savaş esnasında aldığı bir keşif görevinin ve bu esnada yazarın kendi hayallerinin hikayesidir. Kitapta esas konu uçuş görevi değil bu görevin gereksizliği hiç bir amacının olmamasına rağmen kendi ve diğer uçak personelinin hayatının boş yere büyük bir tehlikeye sokulmasından duyduğu üzüntüyü anlatmaktadır. Kitabın büyük kısmı yazarın uçuş esnasındaki hayallerini anlatmaktadır.
KİTABIN ÖZETİ:
Saint EXUPERY kitabına okul çağlarını hayal ederek başlıyor. gençliğinde bir okul gününde okulda arkadaşlarıyla yaptığı konuşmaları,arkadaşlarının özelliklerini, o yıllarda yaptıklarını anlatmaya başlıyor. Sonra hayal dünyasını bir kenara bırakarak gerçek dünyaya dönüyor. Aslında hayal gördüğü sırada bir birifing salonundadır ve uçuş emrinin gelmesini beklemektedir.bu kitapta Saint EXUPERY kendisinin başından geçen çok tehlikeli bir keşif uçuşunu anlatmaktadır. Kendisi Fransız ordusunda bir pilottur ve Almanlara karşı savaşmaktadır. Bu keşif uçuşunun aslında bir anlamı yoktur. Çünkü bu uçuşun tamamlanması ve sağ salim geri dönmek imkansıza yakındır. Daha öncede bu tür görevlere çıkan uçaklardan çoğu geri dönmemiştir. Geriye dönse bile getirdiği bilgiler bir işe yaramayacaktır. Çünkü Fransız ordusu ağır kayıplar vermiş ve geriye çekilmiş uçaklarının yüzde sekseni düşürülmüştür. Elde edien bilgiler kullanılamayacaktır. Uçuş emrini alır. Emri veren filo komutanıda bu görevin anlamsız olduğunu biliyordur. Ancak emir genel kurmaylıktan gelmiştir ve yapacak bir şey yoktur. Fotoğrafları çekecek olan teğmen Dutedre ve bir mitralyözcü ile birlikte uçuşa başlarlar. Uçuş esnasında 6 tane Alman avcı uçağı peşlerine takılır. Saint EXUPERY güneşe doğru uçarak avcı uçaklarının görüş alanlarından çıkar ve onları atlatır. Yazar avcı uçaklarından kaçarken bile hayaller görmektedir. Uçakları birer eşek arısına benzetmektedir. Kitap bu uçuş esnasındaki olaylar ve hayalerinden ibarettir. Avcı uçaklarından sonra fotoğraf çekmek için alçaldığı sırada çok yoğun bir ateşe maruz kalırlar. yazar bu ateşlerden de kurtulmasını bilir. Daha sonra önemsiz bir kaç yara alan uçakla birlikte üsse geri dönmeyi başarırlar ve orada bir kahraman gibi karşılanırlar. Özelliklede dokuz kilometre irtifada donmuş manevela ve aletlerle nasıl altı avcı uçağından kurtulduğunun duyulması onu cok iyi bir pilot olarak gözlerinde büyütmelerine sebep olmuştur. Yazar başından geçenleri ve hayallerini tekrar gözden geçirir ve neden böyle hayaller gördüğünü düşünür. Kitap bu şekilde biter.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Kitaptaki olaylardan çok durumlara bakacak olursak yazarın insanların milliyetlerinden çok onların insan olmalarının ve kardeş gibi yaşamalarının gerektiği düşüncesinde olduğu görülmektedir. Yazar kendi savaşa katılmış biri olarak savaşın
anlamsızlığını anlatmaya çalışmış. Bunu yaparkende kendi hayallerini örnek göstererek savaş öncesine dönmek arzusunu anlatmaya çalışmıştır.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Kitaptaki olaylardan çok durumlara bakacak olursak yazarın insanların milliyetlerinden çok onların insan olmalarının ve kardeş gibi yaşamalarının gerektiği düşüncesinde olduğu görülmektedir. Yazar kendi savaşa katılmış biri olarak savaşın
anlamsızlığını anlatmaya çalışmış. Bunu yaparkende kendi hayallerini örnek göstererek savaş öncesine dönmek arzusunu anlatmaya çalışmıştır.
..................................................................................................
Evet, peygamberlerin bir çoğunun zanatı vardı; ama mağara insanları konuşmayı, ekmeği, iskanı öğredikten sonra gelen bu peygamberlerdi. Eğer,keşfedilen mağaraların duvarlarında ilkel insan ların çizmiş olduğu, av ve yaptıkları iletişim resimlerine bakarsanız, ilkel insanların nasıl ağır ağır gelişim gösterdiğini görürsünüz.
Ey! bu şiire dini anlam yükleyen arkadaşlar,
Önce din nasıl hasıl olu? Ona bir bakalım:İlk insanlar yaratıldığında, hayvan karışımı bir mahluktu.(Kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi, akıllı,ekmesini, biçmesini bilen insanlar değillerdi.) Bunlar ilmen tesbit ve ispat edilmiştir.: bulunan fosillerle. Hatta ilk insanlar konuşmayı da bilmiyorlardı, İletişimlerini, hayvanlar gibi, çıkardıkları ses tonlarıyla karşılıyorlardı. Dilleri vardı kullanamıyorlardı. Doğadaki meyveleri toplayarak, Yakalayabildikleri balıkları ve kara hayvanlarını çiğ çiğ yiyerek besleniyorlardı. Zamanla dillerini kullanarak anlaşmaya, becerilerini geliştirerek, ekim ve iskan durumlarını hallettiler.
Daha sonraları: şimşekten korktular, selden korktular, ateşten korktular, ölümden korktular, yeniden dirileceklerine inandılar ve Tanrı'yı yarattılar.
Şimdi size bir soru soracağım: Madem kutsal kitapların anlattığı gibi, ilk insanın hz. Adem'İn tahıl ektiğini, biçtiğini anlatan tasvirinde, neden mağara insanların fosili var ve neden ilkeldi? Kutsal kitaplara göre, İlk insan Adem ve çocukları konuşmayı, Tarla ekmeyi ve unu biliyorlardı...
O zaman neden mağara insanları vardı?
İlmin bana öğrettiklerine göre; insanın gelişimi, Bir çok kademelere bağlı; oysa kutsal kitaplara göre, insanoğlu, yaratılır yaratılmaz akıllı ve becerikliydi...
Ha Allah'a inancım sonsuz. Neden mi? Çünkü, gönül gözümün gördüğünü, Beden gözüm teyit ediyor...
Bunları neden yazdım? Gördüğüm inançlardaki çelişkiler üzerine.
Yukarıdaki şiirin, şairinin konumu beni hiç ilgilendirmiyor. Bu sitede ondan daha güzel yazan şairler var; bu yadsınamaz. Şiir: doğru düşünme ve edebi bir sanattır.
Türkçede KÜFRİ İNÂDİ diye bir deyiş vardır...İNATÇI KÂFİRLİK gibi bir anlama gelir...Dinde bu inatçı kâfirlik olduğu gibi , ilimde , bilimde de olur...Adama ne söylersen söyle o inat eder , ısrar eder tam aksini söyler...Bakınız , bir hastaya bir profesör Doktor muayeneye gelse bir teşhiste bulunsa ,sonra da 3oooo.doktor teşhiste bulunsa hangi teşhis daha makbul olur , akla yakın olur...Bu tek kişi illa benim teşhisim doğru diyebilir mi...? Farzedelim profesör doktorun teşhisine karşı 30000 adet tıbbiye son sınıf öğrencisinin teşhisi karşılaştırılsa birin hükmüne mi yoksa çoğunluğun hükmüne mi rağbet edilir...? Bazıları inatla saplantılarına devam ediyor...Bu sitede BİNLERCE şâir namzedi var...Bu namzetler içinde bir tanesinin mi hükmü doğrudur yoksa diğerlerinin hükümlerinin ortalaması mı...? Başkalarını yazılanları anlamamakla suçlayan .....'lar ;aslında kendileri anlamamakta inat ediyorlar...Bu sitede puan verecek olanların hemen hemen hepsi ŞÂİR namzedi, sen ise şiiri bile olmayan bir şahıssın...Bunu doktorların hükmüne benzetirsek teşhiste bulunanların hepsi de doktor...Onların yanında senin gibi pratisyen hekimin sözü mü geçer...?A.....Her işte bilirkişinin sözü geçer...Ama sen de bilirkişi konumundaysan karşında da binlerce bilirkişi varsa senin sözün mü geçerlidir yoksa binlercesinin verdiği hükmün ortalamasi mı A NOKTA NOKTA...? Gerzekler asla bilirkişi olamaz...
Cenabı Allah , bir kişiye lânet ederse ;
Âlim olsa kudurtur , ışık olsa yanıltır ...
Öğretiyorsa , inanılmaz verdiği derse...
Hakim ise , hükmünde gözetir rüşvet , hatır...
Sen ağzından söylersin ; kıçtan anlar , anlatır...
Bu günkü şiir hakkında ilk defa ABSÜRD ADAMIN fikrine katılıyor , şiiri zayıf buluyorum ...
Söylem, fikir ya da düşünce, plan ya da proğram tasarı ya da öngörü eğer insan ve toplum yaşamının fiiliyiatında ya da gerçeğinde uygulamaya ilişkin somutluk bulmuyorsa dőnüp bir ya da bin kere kendinie bakmalı.
İnsanın ve toplumun insanlaşması, adaletli ve aç-susuz kalmaması, yoksulluktan kurtulası.., hırsızdan, soyguncudan, haydutdan arınması..;birbirinin namusuna göz dikmemesi ve daha binlerce söylemler, fikirler..düşünceler yüzyıllar ya da binlerce yıldır kitaplarda duryor..
Dünyanın daha da güzelleşmesi, insanlığın kardeşliği ve vicdani özgürlükler.., inancın pekiştirilip dünyada ki yaşam kader nedeniyle çok azaplı geçsede cennetle ödüllendirlmesi… Eşit yaşam… Artı degerin ortadan kalması, işçinin artık sömürülmemesi gibi tüm bunlara kominist yaklaşım, teori, ayetler plan ve programlar…Eğer bunlar insanın ve toplumun genelini kapsamıyorsa evet kişinin ve tolumun dönüp bir ya da bin dönüp kendilerine bakması gerekiyor…
Ve genel olarak toplumda bir dinsel görüş ya da kominist bir teorinin nihayeti toplumun katmanlarında süreçlerden geçerek istediği, öngördüğü, arz etip ya da emir verdiği nihayetlerde uygulamaya ermiyorsa/ermeiyorsa evet bir dönüp kendinize..bin dönüp onlara ve tarihinize bakmanız gerekiyor…
Siz ‘hür fikir’ değil manipüle edilmiş iseniz bu kıskaç ve kısır döngüden arımanız olanaklı değil… Yani tüm o söylem ve teoriler..söylemden ileri gitmeyen şekilcilik ve insanının kendi kendini kandırılmışlığına bunlar ise somutluklar.
Evet göstermelik e şekilcilik tam tamına bunlardır…
Bu günün şiiri bugün de bana bu algı ve gerçekliği anımsattı..
Saygıyla…
- buruşmuş çocuk balonları
gibi kaldırıldı
kentin
putları
ve
eski fotoğrafları -
bir şölen
kelimelerde
Bu kısım 1938 den sonraki yılları hatırlatıyor sanki.
Aziz kardeşim,
Kelimeleri sevgi ile örüp cümle cümle yürejklere yazabilmektir ŞİİR Aşkın odu cevherin özü odunun közü vardır şiirlerde. Sevgi gonca gonca olan bir gül bütünlüğüdür Şiir. Ben, yaraları kapatmak yangınları söndürmek için varım. Sinegog, kilise , camii, havra inançların varlığıdır. Zira insan daima insandır. Bütünlük ilkesini unutmaması gereklidir.
Nazır'ım hakka kulum,
Kitap kitap okurum,
Allah yoludur yolum,
HER ŞEYİMDİR ALLAH'IM.
1973 te yazdığım şiirimin son dörtlüğüdür.
SAYGILARIMLA Nazır Çiftçi // 15.08.2010./*/ Ankara
belleğime hendek atlatabilirsem,kesinlikle bu şiiri ezberleyeceğim!..
önce rahman
sonra rahim diyeceğim...
en sonra da
kendimi yiyeyeceğim!...
:)))))))
*******varoluş sevmenin ekonomisidir*****
bu dize için bile bu şiiri okumak keyifti..gerçi Nuri Pakdil sussa bile okunan okunmaya değer olan büyük bir şairdir..hatırlıyorum da büyük suskusunu bozmasını beklerken ne ilhamlara gark olmuştum bir zamanlar..
seçki güzel..keyif aldık..Rahmanın iklimine daldık yeniden..
@..
İspir Hocamız şair değişldir,şiir değildir dediyse oturup düşünmek lazım! ...Nuri Pakdil adını duymuşluğum var sadece.Ben makina konstrüktör ressamı olarak ekmek parası için kafa patlatırken,Nuri hocamız bir sürü esere imza atmış.İncelemeğe değer mi? Yorumlarrı okuyunca bir karar veririm herhalde.
Bu şiir ile ilgili 50 tane yorum bulunmakta