Rahatı Kaçan Ağaç Şiiri - Yorumlar

AŞKIN GÜCÜ

Etlik bağları yakınlarında oturan bir tanıdığım var. Ot mu desem, odun mu? Kalas desem, daha doğru olur. Mutluluktan haberi yok. Ona teğet bile geçmemiş. Allah herkese nasip eder aslında ama nedense ona bir nebzesi nasip olmamış.

Görmüyor mu geceyi gündüzü! Hayat tek düze değil. Mevsim mevsim değişir. Her mevsimin ayrı bir tadı vardır. Onda her gün yirmi dört saat gece, her mevsim yağmur fırtına bora… Güneşi hiç görmemiş mübarek! Ondan nefret ediyor. Bütün gördüğü bildiği ışık kaynağı ay… Ay ışığına meftun ama karanlıkla da arası çok iyi. Uzun lafın kısası, bu adam kara cahilin biri! Eline bir kitap alıp okumamış. İyilikten, güzellikten, sevgiden aşktan zerre kadar anlamıyor. O zifiri karanlıktan çıkmayı hiç istemiyor.

Ona bir kitap vermek istiyorum. Hiç hoşlanmaz, hatta rahatsız olur ama zorlayacağım okuması için. Bir aşk romanı vereceğim mesela. Okusun da görsün bakalım aşk nasıl bir duyguymuş! Aşkı azıcık da olsa anlasın da ondan sonra bakalım eskisi gibi kalabilecek mi!

Aşkı öğrenen kuru bir ağaç bile hemen önüne gelen ilk baharda yeşermeye, ardından gelin gibi çiçeklenmeye başlar. Onda bir sevinç, bir neşe… Keyfine değme gitsin! Yirmi dört saati gündüz oluverir. Hayran hayran seyretmeye koyulur gün doğumlarını ve batımlarını. Hayattan zevk almaya başlar.

Ah aşk! Nelere kadirdir o!

Onur BİLGE

***

RAHATI KAÇAN AĞAÇ

Tanıdığım bir ağaç var
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adini bile duymamış
Allah’ın isine bakin

Geceyi gündüzü biliyor
Dört mevsimi, rüzgarı, kari
Ay ışığına bayılıyor
Ama kötülemiyor karanlığı

Ona bir kitap vereceğim
Rahatını kaçırmak için
Bir öğrene görsün askı
Ağacı o vakit seyredin.

Melih Cevdet Anday

Biz 1974-1976 yıllarında asker iken, yemekhanede yemeğe başlamadan önce "Tanrımıza hamdolsun 'la başlayan" bir şeyler söyletirlerdi. O zaman bu hususta bilgisi olan ve dindar olan bazı çavuşlar o ifadeyi "Rabbimize ya da Allah'ımıza hamdolsun..." şeklinde söyleyip söyletirlerdi ki bu iş daha sonraki yıllarda tashih edilip kökten halledilmiş ve "Allah'ımıza hamdolsun şeklinde söylenir olmuştur ki bu tam da olması gereken idi. İşte bu şiirdeki isim tashihi olayı da aynen böyle olmuştur. Yapanları can-ı gönülden tebrik ederiz. Çünkü bir kimse kendisine hakaret edilmesinden hoşlanmazsa, Alemlerin Rabbi olan Allah-c.c- hiç hoşlanmaz Osman bey.

Aşkın haberini bahardan alıyoruz. Ağaçlardan öğreniyoruz. Çiçek açıp sevişiyorlar, bilmiyorlar mı? Yazan çizen Melih Cevdet Anday bunu bilmiyor mu? Henüz düşünmemiş. Bu şiirini okuyan okurlar düşünecektir ama. Allah'ın işine bakın! Kendi şaşırmamıza değil.

Ancak burada asıl sorun Melih Cevdet Anday'ın şiirinin aslında yer alan 'Tanrının işine bakın' dizesinin birileri tarafından 'Allah’ın işine bakın' olarak değiştirilmesidir.

Cihat Bey Haklı.

Yüce Allah'ın ismi Allah'tır.

Allah Lafzındaki Mucize konusunda şöyle bir paylaşımım olmuştu. Onu burada bir kez daha paylaşmak istedim: (12 Aralık 2020 Cumartesi 23:39:16)

Allah lafzı, bir mucizedir. Arapça ifadesi ile ‘Allahü’ lafzı dört harften oluşur. Bu harfler sırasıyla ‘elif, lam, lam ve he’ harfleridir. Bu harfler ne kadar eksiltilirse eksiltilsin isim herhangi bir değişikliğe uğramaz.

Allahü lafzının ilk harfi olan ‘elif’ harfini kaldırırsak geriye ‘lillahi’ kalır. ‘Lillahi’ ile de yine Allah’a işaret edilmiş olur. Kuranı Kerim’de ‘ve lillahi-l esmau’l hüsna fed’uhu biha’ (En güzel isimler Allah’ındır. O halde O’na o güzel isimlerle dua edin. A’raf Suresi, 180) ayeti bunun delilidir.

‘Elif’ harfinden sonra ‘lam’ harfini silersek geriye ‘lehu’ kalır. ‘Lehü’ ile de yine Allah’a işaret edilmiş olur. Kuranı Kerim’de ‘lehu ma fis-semavati vel-ard’ (Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Nisa Suresi, 132) ayeti bunun delilidir.

‘Elif’ ve ‘lam’ ile birlikte ikinci ‘lam’ı kaldırdığımızda damme harekeli olarak sadece ‘he’ harfi kalmış olur. Kuranı Kerim’de ‘hu-vellezi la ilahe illa hu’ (O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. Haşr Suresi, 22) ayeti bunun delilidir.

Hatta Allah lafzındaki ilk ‘lam’ harfi kaldırılırsa diğer üç harf ‘ilah’ olarak okunur. Kuranı Kerim’de ‘Allahü la ilahe illa hu’ (Allah, kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Bakara Suresi, 255)’ ayetinde ‘ilah’ sözcüğünün O’na döndüğü açıkça görülmektedir.

Allah’ın diğer adlarının (Esma-i Hüsna’nın) ise bir harfi değiştirilecek olsa bile anlamı değişir.

Aşk kelimesinin gerçek manasının ne olduğunu yıllardır burada ve tüm sitede anlata anlata duymayan kalmadı ve millete onu okumaktan gına geldi artık. Onun için, aynı kelime üzerinde tekrar durmak istemiyorum. Çünkü anlamak istemeyene davul zurna az gelirmiş.

Alimler tarih boyunca, Kur'an'ı ve hadis-i şerifleri didik didik edip Allah'ın kaç ismi olduğunu araştırmışlar ve 99 ismi olduğunda karar kılmışlar ama bunların içerisinde asla "Tanrı/Tengri" diye bir ismine rastlamamışlar. Rastlamaları mümkün değildi çünkü Tanrı/Tengri ismi Şamanizm'de Şamanistlerin güneşe verdikleri bir isimdir ve de manası gök ilahı demektir. Özel isimler tercüme edilemeyeceğine göre, Allah'ın ismini Tanrı diye tercime etmek, hem edebiyat kaidelerini ihlal ve hem de en güzel isimlere sahip olan Rabbimize bir hakaret olur. Nasıl ki, bir insan hayvan ismi verilemezse, Alemlerin Rabbine de O'nun yarattığı bir mahlukun ismi verilemez. Bilmem anlatabildim mi Osman bey?

"GÖKLERDE VE YERDE OLAN CÜMLE MAHLUKAT, ALLAH'I HAMD/ÖVGÜ İLE TESBİH EDERLER (ONU GERÇEK VASIFLARIYLA ANIP, ZİKREDERLER.)" -Ayet-i Kerime meali-

"VE SENİN RABBİN, BAL ARISINA VAHYETTİ..."-Ayet-i kerime meali-

Bu ve benzeri ayetlerin beyanlarına göre, Allah, yaratıp yönettiği kainattaki cümle varlıklara vahyederek( ilham vererek) onlara neler yapmaları gerektiğini anlatıp öğretmektedir. Onun için, -cinlerin ve insanların asileri hariç- kainattaki hiç bir varlık Allah'ın emirlerinin dışına çıkmazlar ve Onu daima saygıyla anıp tesbih ederler ve de -yine ayetlerde belirtildiği üzere- O'na belirli zamanlarda secde ederler.

Bir şairin şiirini siteye ekliyorsunuz. Eklerken de bir kamyon dolusu yazım yanlışı yapıyorsunuz. Şiirin aslına gidip baktım. Şair, 'Tanrının' diyor. Başka tüm şiir paylaşım sitelerinde de şiir 'Tanrının' sözcüğüyle yer almaktadır. Burada 'Tanrının' sözcüğü nasıl oluyorsa şairin ölümünden sonra ve bilgisi dışında 'Allah'ın' şeklini alıyor. Böylelikle Cihat Beyin her zaman yaptığı Allah'ın Tanrı diye bir adı yoktur eleştirisini de yapmasına engel oluyorsunuz:))

Üşenmedim bu değişikliğin nasıl gerçekleştiğini araştırdım. Bir internet sitesinin yaptığı habere göre, Milli Eğitim Bakanlığı, 9. sınıf Türkçe kitabında bulunan Melih Cevdet Anday’ın “Rahatı Kaçan Ağaç” şiirinin ilk kıtasının “Tanrının işine bakın” şeklindeki dördüncü dizesini “Allah’ın işine bakın” şeklinde değiştirmiş.

Şiir sitede şöyle yer almalıydı:

Tanıdığım bir ağaç var
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adını bile duymamış
Tanrının işine bakın.

Geceyi gündüzü biliyor
Dört mevsim, rüzgârı, karı
Ay ışığına bayılıyor
Ama kötülemiyor karanlığı.

Ona bir kitap vereceğim
Rahatını kaçırmak için
Bir öğrenegörsün aşkı
Ağacı o vakit seyredin.

Şiir bana çok yavan geldi. Şiirde yer alan 'Ay ışığına bayılıyor/ Ama kötülemiyor karanlığı.' kendi arasında tamamen çelişmektedir. Ay ışığına bayılan elbette karanlığı kötülemez. Burada 'ama' bağlacının kullanılması oldukça hatalı olmuş.

Şairin gerçek adı Muzaffer Melih'miş. İnsan bu adını neden Melih Cevdet'e çevirir anlamış değilim. Muzaffer isimini beğenmeyip de Cevdet ismini eklemesinin nedenini gerçekten öğrenmek isterdim.

Şairin hayatı kısmında şöyle bir not yer almakta: 'UNESCO'nun Courrier dergisi, 1971 yılında onu Cervantes, Dante, Tolstoy, Unamuno, Seferis ve Kawabata düzeyinde bir edebiyat adamı olarak gördüğünü açıklamıştır.' Şairin çok sayıda şiir, roman, tiyatro, deneme, çeviri, gezi yazısı, hatıra kitabı olsa da ne yazık ki ben bu düşünceye kesinlikle katılmıyorum. Zaten Tolstoy ile bu isimlerin herhangi birinin kıyaslanmasını da imkansız görüyorum. Ayrıca derginin ismini bile yanlış yazmışlar. Doğrusu THE UNESCO COURIER DERGİSİ olmalıydı. Vaktim olsa ve son zamanlarda yaşadığım sağlık sorunları olmasa idi derginin o sayısını bulup dergide gerçekten böyle yazıp yazmadığını da teyit etmeyi çok isterdim.

Saygılarımla.

Seğmenoğlu.

Yorumuma ilave olarak adamın hayatına bir bakayım ne yapmış ne etmiş dedim. Epey bir okullu ve epey bir görevlerde bulunmuş. O kadar okul ve görevlere rağmen yazabildiği şiir bu mu? Biz bundan daha iyi şiirleri inşaatta beton dökerken yazıyoruz. Ama biz değilde bu işe yaramaz şiirler şairler meşhur oluyor bu da ilginç bir gerçek.