Türkiye Radyoları
radyoda cuma sabahları dini sohbet,
herkes radyonun başında
doktor Faruk Ermemiş’den
ardından “halk hikayeleri” proğramına
odaklanırdık hemen
pazar sabahları “istekler”
“Almanya’nın Münih şehrinde
çalışmakta olan filanca
Türkiyedeki yakınlarına,
filan yerden bilmem kim
Sivasın bilmem hangi ilçesinin
bilmem ne köyündeki annesine,
babasına, eşi bilmem kime,
çocukları falana, filana, şuna-buna
falan yerdeki ağabeyi falana
filan yerdeki kızkardeşi filana
ablası filana ve yeğenlerine,
eniştesi falana ve çocuklarına
falan şehirdeki akrabalarına
filan şehirdeki yakınlarına selam ediyor
sağlık haberlerini bekliyor ve onlar için;
“Yeşil Ördek Gibi” türküsünü istiyor
aynı türküyü falan yerden filanca
anasına babasına oğluna gızına
liste uzayıp gidiyor;
“yeşil ördek gibi daldım göllere
sen düşürdün beni dilden dillere
başım alıp gidem gurbet ellere
ne sen beni unut ne de ben seni”
diye devam eder gider ve
peşinden gözleri dolduran,
burun direklerini sızlatan,
nefes alıp vermeyi unutturan
insanın boğazına bir şeyleri düğümlendiren
ve derin bir “offfff” çektiren
ağıda benzer gurbet türküleri çalınırdı
insanlar hayıflanır
gözler dolardı
Kara Müslüğün Kara Şaban alır sırayı
“benim anam da yol üstüne çıkar da
sarı saçlarını da gelep gelep yolarsa
nerde benim garip oğlum diye sizden sorarasa
vay sorarsa,
yolda den ağlatman benim anamı,
garib anamı”
Kayıt Tarihi : 7.9.2007 16:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)