Sensizlik vuslatına düşmüş bedenim düşe kalka geçip giden vuslatın kuytu köşelerinde ne acılar çekiyor nurundan yoksun ruhum bedenim içim dışım her yerim.. Allah diye diye...
İçim kanıyor çektiğim sensizlik acısından... Görmez, bilmez hiç kimse, seni aradığımı sevdiğimi.. Seni ararken severken acılarda boğulup verem olduğumu.. Ciğerlerimin su toplayıp nefes alamadığını, yüreğimin ok yemiş de kızgın bir lav gibi aktığını, için için kanadığını, kollarımın yaralı bir kuş gibi çırpındığını, semalara yükseldiğini, nurundan boş ruhumun senin için kan kustuğumu kimse bilmez.. Yalnızca ben bilirim… Rabbim sen diye diye..
Sensizlik dondurdu bedenimi.. Zangırdama tuttu üşüyorum, sensizim yalnızlığında, sıcaklığın benden uzak.. Hadi gör yarabbb! ! Hop hop hopluyor yüreğim, çırpınıyor Allah diye diye..
Bedenimi sarıp sarmala nurunla ısıt üşümesin.. Gönder meleklerini onlar dokunsun.. Sarıp sarmalasınlar şeklini şemailini bile anlatamadığım bilmediğim vuslat yaratılmışların, Onlarla gönderdiğin, nurunu serdir üzerime üşümesin bedenim.. Rabbim Allah diye diye..
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta