(Şiirin hikâyesi ektedir)
İki sene aynı belâ başımda,
Her zamanki hakkım dört müdür hocam?
Edebiyat da zayıf geldi düşümde,
Bu günler bizlere dert midir hocam?
Çok çalıştım, bekliyorum yediyi
Aşamadım dört santimlik gediği.
Yine çıktı arkadaşın dediği,
Bu ders, geçilemez sırt mıdır hocam?
“Fikir güzel” dersin, “Konu dağınık”
Bu dersten oldukça bağrımız yanık!
Yanlış olur diye nokta koymadık,
İmâlar, yanlışa ek midir hocam?
Moralim bozulur dördü aldıkça,
Öğretmen sevmeli bizi, bildikçe.
Hele beş ve yukarısı geldikçe,
Yoklayın defteri yok mudur hocam?..
1973-Gökçeada/ÇANAKKALE
Kayıt Tarihi : 18.12.2024 01:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
PÜSKÜLLÜ BELÂ ŞİİRİN ANISI 1971 tarihinde Çanakkale Gökçeada Atatürk İlköğretmen Lisesi’ne sınavla girdim. Bu okulun bütün edebiyat öğretmenleri sol görüşlüdür. Diğer derslerin öğretmenlerinden de sağ görüşlü olanların sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır. Bulgaristan göçmenlerinden bayan Rukiye Karabulut çok aşırı birisidir. Kemal Özkan, Ömer Tanrıkulu da ondan geri kalmazlar. Rukiye Hanım’ın kısa boyu, esmer yüzü, asık suratı bana hiç çekici gelmiyordu. Bu öğretmene kanım hiç ısınmadı. Geriye kalan erkek öğretmenlerin çok sinsi çalışmaları vardır. Her üçünün de ortak özelliği, beyinleri yıkayarak gençleri kendi idolojileri doğrultusunda yetiştirmekti. Sağcı bir görüşe sahip olduğu halde bahsedilen öğretmenlere solcu gibi görünmeye çalışan arkadaşlarımız da pekçoktur. Zor şartlar altında okuyup bir ekmek kapısı kazanmaya çalışan bu gençleri de kınamamak gerekir. Mizacım biraz serttir. Hınzırı Dağı’nın sert ikliminin özelliği olsa gerektir. Arkadaşlar gibi davranmak mizacıma hiç uymuyor. O nedenle de edebiyat öğretmenlerinin boy hedefi halindeyim... Burada bir kışla disiplini içinde eğitim-öğretim görüyoruz. Öğrenciler büyük psikolojik baskı altında tutuluyorlar. Çoğunluğu Rum asıllı adada, devlet dairelerindeki memurlar, açık cezaevindeki tutuklular, bir de jandarma taburundaki askerler Türk’türler. Çarşıya çıkan öğrencinin gidebileceği yer yoktur. Her an denetim altındayız. İlkokulu köyde ve birleştirilmiş sınıfta okumanın bana yazım kuralları hakkında bir şey kazandırmadığının farkına va-rıyorum. Ya da öğretmenimin eğitiminin eksikliğinin zararlarını yeni yeni anlıyorum. Bu eksiklik yalnız kompozisyon dersinde kendini belli ediyor. Üç yıldır Rukiye Karabulut’tan dörtten fazla not alamıyorum. Her yazılıya umutla giriyor, notlar belli olana kadar da aynı duygular içinde kalıyorum. Yazılının nasıl geçtiğini soran arkadaşlara “yedi, sekiz” beklentisinde olduğumu söylediğimde: “Boşuna umutlanma, dörtten fazla gelmez” diyorlar. Sonunda onlar haklı çıkıyorlar. Hep ikmale kalıp, eylülde geçiyorum. 1973 yılında aynı dersten ikmale kaldım. Yazın besi sığırı yayarak para kazanıyorum. Her gün Tercüman Gazetesi geliyor, her sayfasını okuyorum. Elimde küçük bir radyom vardır. Okumadığım zamanlar radyodan güncel olayları dinliyorum. Bu hâlime bakıp, beni garip buluyorlar. Gözümde gözlük, cebimde gazete, elimde radyo... Gözlüğü moda olsun diye taktığımı sanıyorlar. Koca köyde benden başka gözlük takan kimse yoktur. Bu durum onların gözlerinin sağlam olduğu anlamına gelmiyor. Genel kültürümü geliştirdim. İmlâ kurallarında epeyi yol aldığımı farkediyorum. Sınava giderken kendime güvenim tamdır. Aşağıdaki şiiri yazarak sözlü sınavda okumayı aklıma koydum. Sözlü sınavı için dörder kişilik gruplar halinde içeri alıyorlar. Bizi de içeri alıp, masanın üzerindeki kâğıtlar dan birer tane çektirdiler. Her birinde atasözü veya vecizeler vardır. Bana “Arabayı devirene yol gösteren çok olur.” Atasözü çıkmıştı. Sıram geldiğinde bir şiir okumak istediğimi söylediğimde üç öğretmen de hafif bir tebessüm ederek birbirinin yüzüne baktılar. Şiirimi okudum. Şiir bitince erkek öğretmenler kahkahayla gülerken, Rukiye Hanım, tebesümle yetindi. Atasözünü açıklamamı bitirdikten sonra dışarıya çıktım. Aralık kalan kapının önünde verilecek notu duyabilmek için kulak kabarttım. Her üçü de şiirimi beğenmişlerdi. Rukiye Hanım: — Çok sert bir mizacı vardır. Sağ grubun liderliğini yapıyor. Bir türlü yola getiremedim. Notumun yedi olduğunu işitince içim rahat olarak oradan uzaklaştım.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!