Bir gün şarkımı söylerse dağlar taşlar
İçimde sana doğru yolculuk başlar...
Vefalı ol ey gönül, su kadar ırmak kadar!
Seni gül ile karşılayan çiğnediğin toprak kadar.
zümrüt dağların doruklarında kanat açan yar
var mı ötesi, bir selam ile hatır sormak kadar! ! !
Hayaller şehir ışıkları gibidir, güneşle söner
İnsanoğlu en sonunda kendi gerçeğine döner.
Hangi vuslata çıkar ki bilmem?
Güneşsiz yolların anlamı yoktur
Tuttuğun da elin kanamıyorsa
Dikensiz güllerin anlamı yoktur.
Gölgeler düştü bu akşam suya
Ruhum daldı bir sonsuz uykuya
Gerçek diye gördüğüm bu rüya
Hakikat şehrine varır mı bilmem.
Yüreğinden gidiyorum işte tayinle
Ardımdan pul pul dualarla, ayinle
O kan rengi şehri bıraktım sana
gökyüzü paramparça, anlasana.!
Çiselenen yağmur misaliydi bakışların
Rahmet karışımı, Medine rüzgarı gibi
Nilüfer çiçeğinin sırrında saklanan
Menekşe rengiyle saran sevgili canan.!
Şimdi düşer gözlerine hüznü akşamın
gözyaşını sil başını dayadığın buğulu camın!
ve insan yüreğinde saklar parça parça mevsimler
Bir muammadır hikayesi ruhu kanayan insanın.
Neylersin!
herkesin kendine yetecek derdi vardır
hey hat güvendiğin dağların ardı kardır.
olsun kar boran, gonca gonca ümitlerim
bakışların ilk yaz, gülüşlerin bahardır..
Senin yüreğinden kalkan kelebekler
Hangi duanın vuslatını bekler!
gözlerinde demlenir hüznün alıcı kışı
Tebessümünde gizlenen mana, kimin nakışı?
Nasıl mıyım? aynı nakarat aynı şarkı
Bugünün dünden pek yok farkı
ne zamana sözüm geçer ne de güne
üzülürüm bir günün daha sensiz öldüğüne.
Saffet çakır
Kayıt Tarihi : 17.11.2014 21:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)