Protokol Koltuğundaki Manzara

Karşı kıyının seçilir seçilmez dalgalı ışıkları mutluluğum
yarı silik sevinçlerimle /tabiri yerinde /kıçı kırık bir hüznün seyircisiyim
bir kartanesi mutluluğu ne kadar tanımlıyorsa işte burda yüzlercesi
ki bu ferahlık hep mi bu kadar uzak olur Tanrım!
iklim yokuş yukarı/yorgun
ve pusunda-pususunda yine gece
hatta çoğu yansımada kırık kalpler yanığı
ve onlar kartanesi değil mutluluğa giden yolun otoban ışıkları
işte o yüzden diyorum aydınlık /mutluluğa/açılan kapı...

Karanlıklardan sıyrılmış/insani değerlerden anlayan
tercihen daha önce bu maviliği çıplak gözlerle görmüş bir kaç irkilme arıyorum oysa
gün yüzüne hasret ve hayran bir çift gözle uzaklara/sana bakıyorum
ki çoğu uzak çoğu uzaktan yakın gelmiştir hep beynimin protokol koltuğunda
ve sana hayran olmasam hayvan olurdum gözlerinin buğusunda
işte bak görüyorsun tek bir v harfi ne kadar da terbiyesiz kaçıyor sahilin bu kıyısına
ha siktir çekiyor o ara canı sıkkın bir martı gecenin adamı öldüren karanlığında
sende mi diyor/karşı kıyının kartanesi ferahlığında arıyorsun günün aydınlığını
sadece duyuyorum o yüzden susuyorum ki aydınlığı görmeyeli çok oldu
kalbimin sana hasta kısmında...

Sıkıntıya düşmek gibi değilmiş çelişkiye düşmek
ağıza sakız cümleler çocuklara şeker olalı çok oluyor ama /yahu nerde kaldı bu güneş
yoksa o da çizik bir karizmanın
bir türlü takdir edilmeyen davranışlarına mı takıldı
hani her gecenin sabahı vardı/ağızlarda sakız
ki kaç bahar sabahsızım acıya

karşı kıyının seçilir seçilmez dalgalı ışıkları mutluluğum
yarı silik sevinçlerimle/tabiri yerinde/kıçı kırık bir hüznün seyircisiyim
hangi ızdırap dolu cümleler tamamlayabilir/adamın gözlerini dolduran bu boşluğu bilmem
ki bu sancı hep mi bu kadar ağır olur Tanrım!
iklim yokuş yukarı/yorgun
ve pusunda-pususunda yine gece
hatta çoğu yansımada bekletilmekten sıkılmış duygular
ve onlar kartanesi değil mutluluğa giden yolun otoban ışıkları
işte o yüzden diyorum çoğu uzak çoğu uzaktan yakın gelmiştir hep
beynimin sana ayrılmış koltuğunda...