PORTRELER 18 -> NALINCI BABA* HAZRETLERİ
Sultan III. Murad Han bir gece garip bir rüya görür. Görmüş olduğu bu rüyanın tesiriyle mahzunlaşır içine kapanır. Neden sonra kalkıp tebdili kıyafet giyinerek Veziriazam Siyavuş Paşa’yı da yanına alarak saraydan ayrılır ve düşer yola. Yürüyüşündeki kararlılıktan da anlaşılacağı gibi nereye gittiğini bilerek yol almaktadır.
Bir süre sonra Beyazıt’a gelirler. Oradan da Vefa tarafına dönerek Unkapanı’ndan Zeyrek’e ulaşırlar. Zeyrek civarlarına geldiklerinde Sultan lll Murat Han adımlarını yavaşlatır ve çevresini dikkatlice inceleyerek yürümesini sürdür. Derken küçük bir meydana çıkarlar. Meydanda bir kalabalık vardır. Aradığı bir şeyi bulmuş gibi kalabalığa doğru yönelen Sultan yerde kalabalığın çevrelediği bir cesedin yattığını görür.
Kalabalıkta bulunanlardan birine dönerek “Kimdir bu?” Diye sorar. Sorduğu kişi “Aslında iyi zanaatkârdı. Azaplar Çarşısı’nda çalışır, nalının hasını yapardı. Ancak kazandıklarını içkiye, fuhşa harcardı. Hem testi, testi evine şarap taşır ve hem de nerede namlı mimli kadın varsa takardı peşine.” Diye cevap verdi sorulan soruya.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta