Ey Eskişehir
Sen ki ayazını dahi nizâma bağlamışsın,
her harfini ölçüyle, her sessizliğini
hikmet sanarak dizmişsin.
Bu şehirde bir çocuk ağlasa
ekonomik büyüme oranı düşer diye
korkuyorlar.
Bir kadın dua etse
planlama raporu aksar diye.
Ve ben,
bir Müslüman gibi diz çökmüş,
bir filozof gibi susmuşum.
Dualarım da şüphelerim de sıkışmış:
Neye yarar bilgi
bir insanın üşüdüğü kadar anlamı yoksa?
Bir üniversite duvarında
‘’dünyayı değiştirmek için felsefe’’ yazıyor,
Ben ikisinin de ortasında;
ne öğrenci oldum ne mümin.
Yalnız bir imkân kaldı-
filozofların bile tartamadığı kadar ağır bir imkân:
ateş bile aklın icadı değil, üşümenin hatırasıdır.
Ey Eskişehir
Senin gecen dahi münevver,
karanlığın bir ihtimal değil,
kayan yıldızın kayıtlı,
her sessizliğin tarif edilmiş.
İstasyonundan her gün tren kalkar;
bir ucunda iman, bir ucunda isyan.
Ben her sabah o treni kaçırırım,
ellerim kir içinde.
Bir porsuk kaldı bende, yüzeyi cam
derini pas.
O suda ne bir yansıma ne bir tecelli.
Bir kuş iniyor geceleri kanatları yanık
gagasında taş.
Bir yanım itââtle eğilmiş, öte yanım haysiyetle dik
bir isyanın kenarında duruyorum
bir elimle dua ediyor
bir elimle taş tutuyorum.
Hangisini önce bıraksam
öteki elim soğuyor.
Ellerim-
Ellerim kirli.
Yine de biliyorum:
kir,
düşüncenin kan kardeşidir.
Allah’ım
bir kelime bırak bana -
bir ‘’anlam’’ kadar,
bir ‘’çığlık’’ kadar
diri.
Ey nizâm, ey hikmet,
ey aklın keskin aynası.
Sen beni tertiple çevreledin,
bense biçim içinde boğuldum.
Sözün cevheri eridi, kavramın kabuğu kaldı.
Artık ne dua edebilirim ne inkâr, bilirim
her fiil aynı terazide ölçülmez mi?
Benim inkârım da sistematik,
imanım da reddedilmiş bir aksiyom.
Ey Eskişehir
Bir yanım bacalarında tüter,
bir yanım camilerinden taşar,
ortasında yüreğim
tutunacak bir nazar arar.
Ey gecenin sukûtu
Sen de mi planlısın artık?
Her yağmur bir veri tabanı girdisi
Hiçbiri serbest düşmüyor.
Oysa düşmek -
tefekkürün ilk hâlidir.
Bir vâkit geldi
ve biz ‘’nizâm’’ dedik –
içinden râhmet çıkmadı.
Bir vâkit ‘’emek’’ dedik -
içinden insan düşüp gitti.
Ne yapsam ey Kerim?
Her kelimem bir fikrin kefeni
ve ben o kefenleri katlarken içimde
bir sabır tütüyor,
mütemadiyen yanık bir sabır.
Eskişehir
Senin çayın bile dalgasız akar, sessiz
Çünkü ses:
nedenselliğe aykırıdır.
Kayıt Tarihi : 21.10.2025 10:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirde; ''akıl'' artık sadece bir düşünce değil, bir tağut gibidir. ''Şehir'' bir terazi değil, varlığın zimmeti, Eskişehir ise bir rasyonalite mabedi olarak belirir. Şiir; bilimsel ve metafizik çatışmayla bir iç monologtur.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!