I.
Sevgili Pollyanna,
Sen bu mektubu okurken
Soğuk bir doğu sokağında,
Acılarla yüklü bir faytonla dolaşıyor olacağım
Atların boynunda ziller ve pembe orlondan püsküller
Şaklayan kırbaç ve gıcırdayan tekerlekler.
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Devamını Oku
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Didem hanımlar, az daha gayret etseler ortaya, orta boyutta bir masal çıkacakmış. Bir çok kişi, Şiirleri tekniğiyle ve muhtevasıyla bu garip ve acınacak hallere düşerileden beri insanın şiir sayfalarına giresi de gelmiyor artık.
Şiir demek, mana ve şuur demektir hamfendileri. Eğer yazılan şeylerde bu hususiyetler yoksa, ona asla gerçek bir şiir denemez. Siz ise, yazdığınız şeyin içine en mahrem yerlerinizin bile tarifini koyup, yazılan şeyi maslahattan ziyade mazarrata vesile olan bir yazıya dönüştürmüşsünüz.
İçinde şuur ve maslahata medar mana ve şuurun ve de hikmetin hakim olduğu yeni şiirlerde buluşmak ümidiyle hayırlı çalışmalar dilerim.
Ben mutfakta Edith Piaf dinler,
Bir lağım faresiyle göz göze bulaşık yıkardım.
Şehrimizin aşkı ve şehrimizin şarkısı
Öfkeyle pis su borularında dolaşırdı.
Sana patates kızartırdım.
Kimseler artık bulaşık yıkayıp şarkılar dinlemiyor sanki Pollyanna, kırmızı pazen pijamalarıyla kaybettikleri şarkıyı arıyorlar
Pollyanaya yazılan mektuplardan sonra tüm şiirler yangın merdiveninden kaçıyor bu gece
Çok güzel bir mektup.. Hemen ikinci mektubu bulacağım!
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta